Öfke her duygu gibi doğal ve evrensel. Her duygu gibi de karşılanmayan ihtiyaçlarımız hakkında bize bilgi verir. Ne zaman tehdit edildiğimizi, engellendiğimizi, görmezden gelindiğimizi ya da eleştirildiğimizi düşünsek öfke duygusunu da deneyimleriz. Çoğu zaman çaresiz hissettiğimiz zamanlarda bize durumumuz hakkında bir şeyler söyle öfke. Örneğin, işten çıktık ve eve gidiyoruz. Yolculuk sırasında trafik kurallarına uyulmadığında çoğu zaman öfkeleniriz. Bu da gayet doğaldır. Öfke buradadır ve şimdi onunla ne yapacağımız bize bağlıdır. Öfkeyle kalkan zararla oturur der büyükler. Öyleyse herhangi bir eyleme kalkışmadan önce ne yapmalı? Böylece öfkenin bize ya da başkasına zarar vermesini de önleyebilelim.
Öfkeyi anlamak ilk adım. Bu kolay da olmayabilir her zaman. Bazen öfkemizi çabucak dış olaylara bağlayabiliriz. Mesela, trafikteki bir sürücünün kural ihlaline öfke duymak gibi. Lakin daha yakından baktığımızda öfkemizin içinde başka duygular da olabilir. Belki yoğun bir mesai sonrası çok yorgun olabiliriz. Ya da iş kıyafetlerimiz araba kullanmak için yeterince rahat değildir. Ya da iş sonrası yaptığımız plana geç kalmaktan dolayı endişe duyuyoruzdur o sırada. Bu durumda hem trafikte yaşadığımız sorun hem bu durumun bizi geciktirme ihtimali yüzünden onu yorumlama biçimimiz de değişir. Üstelik yorgun ya da aç olduğumuzda bilişsel becerilerimizi yeterince iyi kullanamayız. O nedenle öfkenin arkasında birden fazla karşılanmamış ihtiyacın olduğunu görmek önemli. Çünkü yaşanan öfke farklı nedenlerle ortaya çıktığında bunların çözümleri de farklı olacaktır. Bu nedenle bizi sinirlendiren şeyin arkasındaki nedenlere bakabilirsek hayatımızı kolaylaştırmamız da mümkün olur.
Öfke çok sıcak bir topa benzer. Bazen insanlar o duyguyla ne yapacağını bilemezlerse yanındakilere yönlendirmeyi deneyebilir. Eğer biz de o topu bir başkasına geri atmak için bile olsa elimize aldığımızda yanan bizim ellerimiz de olur. Öfkelendiğimizde kalp sağlığımızdan, kan basıncımızdan, psikolojimizden, zamanımızdan, ilişkilerimizden birçok şey kaybedebiliyoruz. Hatta kendimize ya da başkalarına kalıcı zararlar veriyoruz. O nedenle öfkelenmeden önce buna değer mi diye sorabiliriz. Yaşadığımız olay günümüzü mahvedecek mi, yoksa o olay dışındaki şeylere odaklanabilecek miyiz? Bir sürücü önümüze kırdığında bu durum bizi küçük düşüren bir olay mıdır? Yoksa zaman zaman bizim de yapabileceğimiz bir sürücü hatası mıdır? Olayı yorumlama biçimimizi değiştirdikçe o duygudan sıyrılabilir ve daha sakin kalmayı başarabiliriz. Üstelik öfkeliyken soruna, sakinken çözüme odaklanırız.
Bence asıl mesele, öfkelenmeden önce kendi duygu durumlarımızı iyi tanımak. Mesela, en çok nelere öfkeleniyorum? Ne zamanlar oluyor bu durum? Öfkenin yoğunlaştığı durum ya da zamanları netleştirmek öncesinde hazırlıklı olmamıza da yardımcı olur. Eğer trafikte daha çok öfkeleniyorsam bu zamanlara daha yakından bakabilirim. Çoğu insan yorgun olduğunda, aç olduğunda veya acele ettiğinde daha çok öfke duyuyor. Örneğin, bu risk benim için de geçerliyse trafiğe çıkmadan önce belki de bu olasılıkları ortadan kaldırmayı deneyebilirim. Riskli durumlara girmekten kaçınmak için adımlar atabilirim. Mesela, uykumuzu iyi almak, aç kalmamak, yorgun isek dinlenmek için molalar almak, acele etmemek için planlı davranmak yapabileceklerimizden sadece birkaçı.
Bunların hepsini yapmak mümkün olmasa bile, bu tür durumlarda öfkelenme eğiliminde olduğumuzu sadece bilmek bile değerlidir. Kendimizi sinirlenmiş bir halde bulduğumuzda “Şu anda her şey can sıkıcı görünüyor çünkü yorgunum ama biraz dinlendikten sonra böyle hissetmeyeceğim” diyerek bu durumu kabul etmek iyi bir başlangıç olabilir. Böylece sonradan bizi veya başkalarını üzecek bir şey yapmadan önce sakinleşip durumu yeni gözlerle görmemiz mümkün olabilir. Belki bu sayede öfkenin bize gösterdiği temel ihtiyaçlarımızı onun yakıcılığı bizi körleşmeden önce görebilir ve çözüme odaklanabilmek için sakinleşebiliriz.
Öfke her duygu gibi doğal ve evrensel. Her duygu gibi de karşılanmayan ihtiyaçlarımız hakkında bize bilgi verir. Ne zaman tehdit edildiğimizi, engellendiğimizi, görmezden gelindiğimizi ya da eleştirildiğimizi düşünsek öfke duygusunu da deneyimleriz. Çoğu zaman çaresiz hissettiğimiz zamanlarda bize durumumuz hakkında bir şeyler söyle öfke. Örneğin, işten çıktık ve eve gidiyoruz. Yolculuk sırasında trafik kurallarına uyulmadığında çoğu zaman öfkeleniriz. Bu da gayet doğaldır. Öfke buradadır ve şimdi onunla ne yapacağımız bize bağlıdır. Öfkeyle kalkan zararla oturur der büyükler. Öyleyse herhangi bir eyleme kalkışmadan önce ne yapmalı? Böylece öfkenin bize ya da başkasına zarar vermesini de önleyebilelim.
Öfkeyi anlamak ilk adım. Bu kolay da olmayabilir her zaman. Bazen öfkemizi çabucak dış olaylara bağlayabiliriz. Mesela, trafikteki bir sürücünün kural ihlaline öfke duymak gibi. Lakin daha yakından baktığımızda öfkemizin içinde başka duygular da olabilir. Belki yoğun bir mesai sonrası çok yorgun olabiliriz. Ya da iş kıyafetlerimiz araba kullanmak için yeterince rahat değildir. Ya da iş sonrası yaptığımız plana geç kalmaktan dolayı endişe duyuyoruzdur o sırada. Bu durumda hem trafikte yaşadığımız sorun hem bu durumun bizi geciktirme ihtimali yüzünden onu yorumlama biçimimiz de değişir. Üstelik yorgun ya da aç olduğumuzda bilişsel becerilerimizi yeterince iyi kullanamayız. O nedenle öfkenin arkasında birden fazla karşılanmamış ihtiyacın olduğunu görmek önemli. Çünkü yaşanan öfke farklı nedenlerle ortaya çıktığında bunların çözümleri de farklı olacaktır. Bu nedenle bizi sinirlendiren şeyin arkasındaki nedenlere bakabilirsek hayatımızı kolaylaştırmamız da mümkün olur.
Öfke çok sıcak bir topa benzer. Bazen insanlar o duyguyla ne yapacağını bilemezlerse yanındakilere yönlendirmeyi deneyebilir. Eğer biz de o topu bir başkasına geri atmak için bile olsa elimize aldığımızda yanan bizim ellerimiz de olur. Öfkelendiğimizde kalp sağlığımızdan, kan basıncımızdan, psikolojimizden, zamanımızdan, ilişkilerimizden birçok şey kaybedebiliyoruz. Hatta kendimize ya da başkalarına kalıcı zararlar veriyoruz. O nedenle öfkelenmeden önce buna değer mi diye sorabiliriz. Yaşadığımız olay günümüzü mahvedecek mi, yoksa o olay dışındaki şeylere odaklanabilecek miyiz? Bir sürücü önümüze kırdığında bu durum bizi küçük düşüren bir olay mıdır? Yoksa zaman zaman bizim de yapabileceğimiz bir sürücü hatası mıdır? Olayı yorumlama biçimimizi değiştirdikçe o duygudan sıyrılabilir ve daha sakin kalmayı başarabiliriz. Üstelik öfkeliyken soruna, sakinken çözüme odaklanırız.
Bence asıl mesele, öfkelenmeden önce kendi duygu durumlarımızı iyi tanımak. Mesela, en çok nelere öfkeleniyorum? Ne zamanlar oluyor bu durum? Öfkenin yoğunlaştığı durum ya da zamanları netleştirmek öncesinde hazırlıklı olmamıza da yardımcı olur. Eğer trafikte daha çok öfkeleniyorsam bu zamanlara daha yakından bakabilirim. Çoğu insan yorgun olduğunda, aç olduğunda veya acele ettiğinde daha çok öfke duyuyor. Örneğin, bu risk benim için de geçerliyse trafiğe çıkmadan önce belki de bu olasılıkları ortadan kaldırmayı deneyebilirim. Riskli durumlara girmekten kaçınmak için adımlar atabilirim. Mesela, uykumuzu iyi almak, aç kalmamak, yorgun isek dinlenmek için molalar almak, acele etmemek için planlı davranmak yapabileceklerimizden sadece birkaçı.
Bunların hepsini yapmak mümkün olmasa bile, bu tür durumlarda öfkelenme eğiliminde olduğumuzu sadece bilmek bile değerlidir. Kendimizi sinirlenmiş bir halde bulduğumuzda “Şu anda her şey can sıkıcı görünüyor çünkü yorgunum ama biraz dinlendikten sonra böyle hissetmeyeceğim” diyerek bu durumu kabul etmek iyi bir başlangıç olabilir. Böylece sonradan bizi veya başkalarını üzecek bir şey yapmadan önce sakinleşip durumu yeni gözlerle görmemiz mümkün olabilir. Belki bu sayede öfkenin bize gösterdiği temel ihtiyaçlarımızı onun yakıcılığı bizi körleşmeden önce görebilir ve çözüme odaklanabilmek için sakinleşebiliriz.
Öfke her duygu gibi doğal ve evrensel. Her duygu gibi de karşılanmayan ihtiyaçlarımız hakkında bize bilgi verir. Ne zaman tehdit edildiğimizi, engellendiğimizi, görmezden gelindiğimizi ya da eleştirildiğimizi düşünsek öfke duygusunu da deneyimleriz. Çoğu zaman çaresiz hissettiğimiz zamanlarda bize durumumuz hakkında bir şeyler söyle öfke. Örneğin, işten çıktık ve eve gidiyoruz. Yolculuk sırasında trafik kurallarına uyulmadığında çoğu zaman öfkeleniriz. Bu da gayet doğaldır. Öfke buradadır ve şimdi onunla ne yapacağımız bize bağlıdır. Öfkeyle kalkan zararla oturur der büyükler. Öyleyse herhangi bir eyleme kalkışmadan önce ne yapmalı? Böylece öfkenin bize ya da başkasına zarar vermesini de önleyebilelim.
Öfkeyi anlamak ilk adım. Bu kolay da olmayabilir her zaman. Bazen öfkemizi çabucak dış olaylara bağlayabiliriz. Mesela, trafikteki bir sürücünün kural ihlaline öfke duymak gibi. Lakin daha yakından baktığımızda öfkemizin içinde başka duygular da olabilir. Belki yoğun bir mesai sonrası çok yorgun olabiliriz. Ya da iş kıyafetlerimiz araba kullanmak için yeterince rahat değildir. Ya da iş sonrası yaptığımız plana geç kalmaktan dolayı endişe duyuyoruzdur o sırada. Bu durumda hem trafikte yaşadığımız sorun hem bu durumun bizi geciktirme ihtimali yüzünden onu yorumlama biçimimiz de değişir. Üstelik yorgun ya da aç olduğumuzda bilişsel becerilerimizi yeterince iyi kullanamayız. O nedenle öfkenin arkasında birden fazla karşılanmamış ihtiyacın olduğunu görmek önemli. Çünkü yaşanan öfke farklı nedenlerle ortaya çıktığında bunların çözümleri de farklı olacaktır. Bu nedenle bizi sinirlendiren şeyin arkasındaki nedenlere bakabilirsek hayatımızı kolaylaştırmamız da mümkün olur.
Öfke çok sıcak bir topa benzer. Bazen insanlar o duyguyla ne yapacağını bilemezlerse yanındakilere yönlendirmeyi deneyebilir. Eğer biz de o topu bir başkasına geri atmak için bile olsa elimize aldığımızda yanan bizim ellerimiz de olur. Öfkelendiğimizde kalp sağlığımızdan, kan basıncımızdan, psikolojimizden, zamanımızdan, ilişkilerimizden birçok şey kaybedebiliyoruz. Hatta kendimize ya da başkalarına kalıcı zararlar veriyoruz. O nedenle öfkelenmeden önce buna değer mi diye sorabiliriz. Yaşadığımız olay günümüzü mahvedecek mi, yoksa o olay dışındaki şeylere odaklanabilecek miyiz? Bir sürücü önümüze kırdığında bu durum bizi küçük düşüren bir olay mıdır? Yoksa zaman zaman bizim de yapabileceğimiz bir sürücü hatası mıdır? Olayı yorumlama biçimimizi değiştirdikçe o duygudan sıyrılabilir ve daha sakin kalmayı başarabiliriz. Üstelik öfkeliyken soruna, sakinken çözüme odaklanırız.
Bence asıl mesele, öfkelenmeden önce kendi duygu durumlarımızı iyi tanımak. Mesela, en çok nelere öfkeleniyorum? Ne zamanlar oluyor bu durum? Öfkenin yoğunlaştığı durum ya da zamanları netleştirmek öncesinde hazırlıklı olmamıza da yardımcı olur. Eğer trafikte daha çok öfkeleniyorsam bu zamanlara daha yakından bakabilirim. Çoğu insan yorgun olduğunda, aç olduğunda veya acele ettiğinde daha çok öfke duyuyor. Örneğin, bu risk benim için de geçerliyse trafiğe çıkmadan önce belki de bu olasılıkları ortadan kaldırmayı deneyebilirim. Riskli durumlara girmekten kaçınmak için adımlar atabilirim. Mesela, uykumuzu iyi almak, aç kalmamak, yorgun isek dinlenmek için molalar almak, acele etmemek için planlı davranmak yapabileceklerimizden sadece birkaçı.
Bunların hepsini yapmak mümkün olmasa bile, bu tür durumlarda öfkelenme eğiliminde olduğumuzu sadece bilmek bile değerlidir. Kendimizi sinirlenmiş bir halde bulduğumuzda “Şu anda her şey can sıkıcı görünüyor çünkü yorgunum ama biraz dinlendikten sonra böyle hissetmeyeceğim” diyerek bu durumu kabul etmek iyi bir başlangıç olabilir. Böylece sonradan bizi veya başkalarını üzecek bir şey yapmadan önce sakinleşip durumu yeni gözlerle görmemiz mümkün olabilir. Belki bu sayede öfkenin bize gösterdiği temel ihtiyaçlarımızı onun yakıcılığı bizi körleşmeden önce görebilir ve çözüme odaklanabilmek için sakinleşebiliriz.