Adalet Göğün Direğidir, Yıkılırsa Gökyüzü Yerinde Durmaz

Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Rabia YAVUZ – 08 Kasım 2023

 

“Bir günü zulümsüz geçmeyecek mi şu dünyanın?”

Mevlana İdris

 

Kendimi bildim bileli Filistin’den gelen acı haberler zihnimde dolanır. Çoğu zaman kendimi düşüncelere dalmış bir halde bulduğumda sanırım ki sonunda aklımı kaçıracağım. Kitaplığımın yarısı Filistin ve çevresinde yaşananlarla ilgili. Hep bir yanıt bulur muyum diye okudum yıllarca, aklımın sınırlarına alabilir miydim yaşananları. Belki bu sayede üzerimdeki çaresizlik örtüsünü atmayı ve derde derman bir eylem bütünlüğünü zihnimde ve hayatımda inşa edebilmeyi umardım. Hala bir yanıt arıyorum sorularıma. Nasıl olabilir böylesine sistematik bir zulüm dünyanın gözü önünde?

 

Farklı coğrafyalarda yaşanan tüm zulümler sanki Filistin’de yaşananların uzantısı gibi gelirdi bana. Bu coğrafyada tekrar sahnelenirdi tekrar yaşanan haksızlar. Hep bir bağlantısı varmışçasına. Geçen gün Gündüz Vassaf’ın bir paylaşımına rastladım sosyal medyada. Yaser Arafat’la görüşmelerinden bir anekdot aktarıyordu. Yıl 1978. Yaser Arafat’a terörist denilen zamanlar. Boğaziçi Üniversitesi rektörünün Filistinli öğrencilerin folklor gösterisi yapmasına dahi izin vermediği yıllar. Türkiye’den altı akademisyen işgal altındaki Filistinlilerin sesini duymak ve duyurmak için Beyrut’ta Yaser Arafat’la buluşur. Görüşme sırasında Arafat, masada duran su sürahisinin altına bir bilye koyar. Bir o yana bir bu yana sallanan ve devrilmek üzere olan sürahiyi işaret ederek “Sürahi Orta Doğu, bilye ise Filistin” der. Filistin’deki soykırım bitmedikçe Orta Doğunun sallanmaya devam edeceğini söyler.

 

Bu küçücük toprakta 75 yıldır süren bu sistematik katliamın etkileri hepimizi sallamaya devam ediyor. Her gün adaletin, insan haklarının ve hukukun nasıl sallandığını acı içinde izliyoruz. Sınırları küçücük olan bu beldede sınır tanımayan bir vahşet yaşanıyor. Giderek büyüyen bir ölüm ve yas beldesine dönüşüyor Filistin. Yas neyi kaybettiğimizi hatırlatan bir yurt gibi şimdi. Adaletin, hukukun, insanlığın kaybedildiği. İnsanların katledildiği, hesap vermeden insanlığın ve vicdanın öldürüldüğü günlerden geçerken yas halini her yerde görebiliyorum.

İlginizi çekebilir!  Türk'ün Köklerden Göklere Serüveni: KAAN

 

Yusuf İslam’ın Filistin’de yaşanan soykırım hakkında “Gözlerim kurbanlar için ağlıyor ama yüreğim, hiç kimsenin Allah’ın kusursuz adaletinden kaçamayacağının bilinciyle sakin” cümlesini okuduğumda Yusuf Has Hacib’in “Adalet göğün direğidir, yıkılırsa gökyüzü yerinde durmaz” sözü geldi aklıma. Adalet; insanlık, vicdan ve ahlak gibi kavramlarla inşa eder zihin dünyamızı. Adaletten ayrı düştüğümüzde çaresizlik ve öfkeyle karşılaşırız. Ayrı düştüğümüz her şeyin acısı yakar içimizi. Gözler önünde yaşanan bu soykırım bu yüzden de çok yakıyor canımızı. Vatanlarını canları pahasına savunan muazzam bir cesaret ve korkusuzluk sergileyen bu kahraman insanların yasını tutmuyoruz sadece. Adaletin ve insanlığın da yası hepimize ulaşıyor.

 

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Rabia YAVUZ – 08 Kasım 2023

 

“Bir günü zulümsüz geçmeyecek mi şu dünyanın?”

Mevlana İdris

 

Kendimi bildim bileli Filistin’den gelen acı haberler zihnimde dolanır. Çoğu zaman kendimi düşüncelere dalmış bir halde bulduğumda sanırım ki sonunda aklımı kaçıracağım. Kitaplığımın yarısı Filistin ve çevresinde yaşananlarla ilgili. Hep bir yanıt bulur muyum diye okudum yıllarca, aklımın sınırlarına alabilir miydim yaşananları. Belki bu sayede üzerimdeki çaresizlik örtüsünü atmayı ve derde derman bir eylem bütünlüğünü zihnimde ve hayatımda inşa edebilmeyi umardım. Hala bir yanıt arıyorum sorularıma. Nasıl olabilir böylesine sistematik bir zulüm dünyanın gözü önünde?

 

Farklı coğrafyalarda yaşanan tüm zulümler sanki Filistin’de yaşananların uzantısı gibi gelirdi bana. Bu coğrafyada tekrar sahnelenirdi tekrar yaşanan haksızlar. Hep bir bağlantısı varmışçasına. Geçen gün Gündüz Vassaf’ın bir paylaşımına rastladım sosyal medyada. Yaser Arafat’la görüşmelerinden bir anekdot aktarıyordu. Yıl 1978. Yaser Arafat’a terörist denilen zamanlar. Boğaziçi Üniversitesi rektörünün Filistinli öğrencilerin folklor gösterisi yapmasına dahi izin vermediği yıllar. Türkiye’den altı akademisyen işgal altındaki Filistinlilerin sesini duymak ve duyurmak için Beyrut’ta Yaser Arafat’la buluşur. Görüşme sırasında Arafat, masada duran su sürahisinin altına bir bilye koyar. Bir o yana bir bu yana sallanan ve devrilmek üzere olan sürahiyi işaret ederek “Sürahi Orta Doğu, bilye ise Filistin” der. Filistin’deki soykırım bitmedikçe Orta Doğunun sallanmaya devam edeceğini söyler.

 

Bu küçücük toprakta 75 yıldır süren bu sistematik katliamın etkileri hepimizi sallamaya devam ediyor. Her gün adaletin, insan haklarının ve hukukun nasıl sallandığını acı içinde izliyoruz. Sınırları küçücük olan bu beldede sınır tanımayan bir vahşet yaşanıyor. Giderek büyüyen bir ölüm ve yas beldesine dönüşüyor Filistin. Yas neyi kaybettiğimizi hatırlatan bir yurt gibi şimdi. Adaletin, hukukun, insanlığın kaybedildiği. İnsanların katledildiği, hesap vermeden insanlığın ve vicdanın öldürüldüğü günlerden geçerken yas halini her yerde görebiliyorum.

İlginizi çekebilir!  Türk'ün Köklerden Göklere Serüveni: KAAN

 

Yusuf İslam’ın Filistin’de yaşanan soykırım hakkında “Gözlerim kurbanlar için ağlıyor ama yüreğim, hiç kimsenin Allah’ın kusursuz adaletinden kaçamayacağının bilinciyle sakin” cümlesini okuduğumda Yusuf Has Hacib’in “Adalet göğün direğidir, yıkılırsa gökyüzü yerinde durmaz” sözü geldi aklıma. Adalet; insanlık, vicdan ve ahlak gibi kavramlarla inşa eder zihin dünyamızı. Adaletten ayrı düştüğümüzde çaresizlik ve öfkeyle karşılaşırız. Ayrı düştüğümüz her şeyin acısı yakar içimizi. Gözler önünde yaşanan bu soykırım bu yüzden de çok yakıyor canımızı. Vatanlarını canları pahasına savunan muazzam bir cesaret ve korkusuzluk sergileyen bu kahraman insanların yasını tutmuyoruz sadece. Adaletin ve insanlığın da yası hepimize ulaşıyor.

 

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.