Mehmet Hakan KEKEÇ – 14 Mart 2024
Irene Melikoff’un en mühim makalelerinden müteşekkil Uyur İdik Uyardılar adlı derlemede ilgimi en çok “Bulgaristan Bektaşîliği” hakkındaki bölüm çekmişti… Bulgaristan Bektaşîliğinin bir ucu Sarı Saltık, bir ucu Şeyh Bedreddin, bir ucu Mihaloğulları derken bir ucu Eskişehir Seyitgazi’dedir. Açıkçası salt Bulgaristan sınırlarında anlam ifade eden yerel bir kült olmaktan ziyade, Osmanlı Klasik Dönemi’nin inanç meselelerinde şifrelerle dolu epey zor ve çetrefilli bir konudur.
Bulgaristan Alevî Bektaşîliğinin ekserisi Eskişehir’in Seyitgazi ilçesindeki Arslanbeyli köyünde yer alan Şucaaddin-i Velî ocağına bağlıdır (Geniş bilgi için Hamza Aksüt’ün Alevi ocakları hakkındaki çalışmasına bakılabilir). Türkiye’de talipler olduğu gibi Bulgaristan’da da çoktur. Söylentiye göre Fatih döneminin mühim sufilerinden Otman Baba evlenmediği için talipleri Şucaaddinli olmuştur. Otman Baba gibi Demir Baba, Musa Baba, Akyazılı Sultan ocaklarının da Şucaaddin-i Velî ocağına bağlı olduğu söylenmektedir.
Irene Melikoff Şucaaddin-i Velî Ocağı dedesi Nevzat Demirtaş’ın Eskişehir’deki evinde konaklamış, ona sorular sormuş, saha çalışmasını Bulgaristan’da da sürdürüp bir makale yazmış. İşte bu makale Uyur İdik Uyardılar adlı kitapta yer almaktadır. Aslında bu makalenin daha geniş versiyonu Kırkların Ceminde adlı kitabında da bulunuyor. Özetle Melikoff bu ocağın Babaî kökenli olduğunu söylüyor (ki Sarı Saltık ile alaka bu noktadan başlıyor), Şeyh Bedreddin’e büyük tazim gösterdiklerinden bahsediyor (Seyitgazi bölgesinin hamisi Mihaloğlu ailesi ile Şeyh Bedreddin arasındaki ittifakı düşününce şaşırmamak gerekir) ve en can alıcı nokta Hurufî olduklarını iddia ediyor!
Melikoff’un Bulgaristan Alevî Bektaşîleri ile Şucaaddin-i Velî Ocağı taliplerinin Hurufî olduklarına dair ispatı, Bulgaristan’da yer alan türbelerinin (Demir Baba, Otman Baba vs) 7 köşeli olmasıdır. Buralarda bir 7 ısrarı sahiden de göze çarpar. Kimi avizeler de 7 köşelidir. Melikoff’a göre Fazlullah ile müridleri (Hurufîler) 7 imamcı şiilerdir. Yaşadıkları facialardan sonra halifeler Anadolu ile Balkanlara gelmiş, bu görüşlerini Bektaşîler arasına sızdırmışlardır. Doğrusu Hurufîlerin kendilerine has görüş ve adetlerini Osmanlı topraklarına göç ettiklerinde beraberlerinde getirdikleri bugün akademi tarafından da kabul edilir. Ama bu 7 imamcı şiilik ile Şucaaddin-i Velî taliplerinin Hurufî olduklarını buradan yola çıkarak iddia etmek de neyin nesidir?
Yazımda Melikoff’un da görüşüp evinde kaldığı Nevzat Demirtaş dededen bahsettim. O eve geçen sene ben de gittim. Şimdi dedelik vazifesini kıymetli oğlu Mehmet Demirtaş dede ifa etmektedir. Arslanbeyli köyündeki evinde bizleri ağırladı. Bahçesinde yetiştirdiği domateslerden ikram etti. Kitaplarından hediye etti. Dilinden bir an dua düşürmeden başarılı olmamız için her türlü desteğe hazır olduğunu söyledi. Bu görüşme sırasında Melikoff’tan sordum. Dede de Irene hanımın o evde kaldığı günleri anlattı. Ahmet Yaşar Ocak hoca da bu sırada Melikoff ile berabermiş. Dedeye Melikoff’un sonrasında yazdıklarından haberdar olup olmadığını sordum. Bir an durdu. Hayır dedi. 7 imamcılık ve Hurufîlik meselesinden bahsettim. Şaşırdı. Ve “biz ona böyle şeyler anlatmadık” dedi. Mehmet Dede daha sonra reddiyesini Aktüel Tarih’in Hacı Bektaş-ı Velî sayısında yayımladı. Özetle 7 köşenin 7 hizmetle ilgili olduğunu, Hurufî adetlerinin de sahiplenilmediğini anlattı. Literatür için mühim bir katkı oldu.
Yıllar sonra bu meseleyi Türkiye’nin en kıymetli Hurufîlik uzmanı Prof. Dr. Fatih Usluer’e de sordum. Bulgaristan Bektaşîliği üzerinde hiç durmadan “Hurufîlerin 7 imamcı olmadıklarını” söyledi. Konuya dair yeterli malumat Aktüel Tarih’in 9. sayısında yer alacak. Ki Goncagül Artam hoca da bu meseleyi kendisinde sorduğumda Melikoff’un kurduğu bağlantıya epey şaşırmıştı.
Irene Melikoff’un literatüre katkısı ve yetiştirdiği talebeler tartışmasız bir noktadadır. Ama bana göre sağlaması yapılarak okunmalıdır. İleride bu konuda geniş yayınlar yapacağımı umut ediyorum…