Bugüne kadar Suriye’nin kuzeyine onlarca operasyon düzenlendi. Bazıları birkaç saat, bazıları birkaç gün, bazıları ise birkaç hafta sürmüş ve amacına ulaşarak sona ermiştir.
Bu konunun uzmanı olmamama rağmen bu seferki operasyonu diğerlerinden farklı görmekteyim.
Ankara saldırısını sıradan bir terör saldırısı olarak görmemek lazım elbette.
Seçilen yer ülkenin en iyi korunan bir kurumu olması nedeniyle;
Başarılı olup kapıdaki güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirip içeri girebilselerdi veya rehin alarak eylemlerini gerçekleştirebilselerdi, Türkiye’nin imajının yerle bir olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Bitmek üzere olan örgüt bu olaydan büyük bir moral kazanıp yeniden güçlenebilirdi.
Bu yüzdendir ki Sayın Hakan Fidan, Amerika’ya “gölge etme başka ihsan istemem” diye sitem etti. Fidan’ın “uzak durun” mesajı ise bu konudaki kararlılığı vurguluyor.
Hepimiz ezberledik artık Amerika’nın bölgemizdeki terör örgütlerini kendine göre yorumlama gayretini!
Her resmî açıklaması;
Türkiye bizim müttefikimiz diye başlar.
PKK terör örgütüdür diye devam eder.
YPG bizim DEAŞ’la mücadelemizde partnerimizdir diye biter.
Amerika’nın bu söylemini değişik kişiler dillendirir fakat söylem değişmez maalesef!
Bu seferki operasyonda bana göre PKK/YPG elbette hedef ama asıl amaç Amerika’ya “yetti artık” diyebilmek gibi geliyor.
Akıllı ol! “Yurdunu yuvanı dağıtırım” mesajı
Zaten asıl hedeflerin, örgütün finans kaynakları olan petrol kuyuları ve tesisleri, elektrik santralleri, Amerikalıların da kullandığı idare binaları, barınak, karargah, depolar ve her türlü altyapıya yönelik olması bu operasyonun farklı olacağının işareti gibi..
Amerikan üssüne 500 metre kala düşürülen silahlı insansız hava aracımızın (SİHA) Amerika tarafından “meşru müdafaa” diye açıklanmasının peşi sıra üsse yakın bölgelerin Türk F-16’ları tarafından bombardıman altına alınması Türkiye tarafından tasarlanan ince bir senaryo olabilir mi diye aklıma gelmiyor değil.
Genelde istihbaratçı geçmişe sahip yöneticilerin alışılmışın dışında davranış içine girmeleri bilinmektedir. Bu yüzden Dışişleri bakanımız Sayın Fidan’ın düşüncelerinin önünü arkasını kestirmek pek mümkün değildir diye düşünüyorum. Benzer davranışları yine bir istihbaratçı olan Sayın Putin’de de zaman zaman görmekteyiz
Öyle sanıyorum ki bu operasyon bölgede bulunan Amerikalıları çok tedirgin etmiştir.
Çünkü, ilk defa böylesine farklı bir saldırı içinde olan Türkiye görmekteler.
‘Türk bu, yapar mı yapar!’ diyerek ciddi ciddi tedirgin olacaklarını düşünüyorum
Zaten Sayın Fidan’ın önce “uzak durun” diye kararlı mesajı, ardından yine Amerika’ya “YPG ile ilişkinizi kesin” mesajı, onların pek de güzel günler görmeyeceği anlamı taşımaktadır.
Sanki; Sayın Fidan, müsteşar iken söyleyemediklerini, içinde kalanları bakanlığın vermiş olduğu yetkiyle diplomatik bir dille aktarmak istiyor ve her defasında kararlılığını vurguluyor.
Bugüne kadar Suriye’nin kuzeyine onlarca operasyon düzenlendi. Bazıları birkaç saat, bazıları birkaç gün, bazıları ise birkaç hafta sürmüş ve amacına ulaşarak sona ermiştir.
Bu konunun uzmanı olmamama rağmen bu seferki operasyonu diğerlerinden farklı görmekteyim.
Ankara saldırısını sıradan bir terör saldırısı olarak görmemek lazım elbette.
Seçilen yer ülkenin en iyi korunan bir kurumu olması nedeniyle;
Başarılı olup kapıdaki güvenlik görevlilerini etkisiz hale getirip içeri girebilselerdi veya rehin alarak eylemlerini gerçekleştirebilselerdi, Türkiye’nin imajının yerle bir olacağını düşünmek bile istemiyorum.
Bitmek üzere olan örgüt bu olaydan büyük bir moral kazanıp yeniden güçlenebilirdi.
Bu yüzdendir ki Sayın Hakan Fidan, Amerika’ya “gölge etme başka ihsan istemem” diye sitem etti. Fidan’ın “uzak durun” mesajı ise bu konudaki kararlılığı vurguluyor.
Hepimiz ezberledik artık Amerika’nın bölgemizdeki terör örgütlerini kendine göre yorumlama gayretini!
Her resmî açıklaması;
Türkiye bizim müttefikimiz diye başlar.
PKK terör örgütüdür diye devam eder.
YPG bizim DEAŞ’la mücadelemizde partnerimizdir diye biter.
Amerika’nın bu söylemini değişik kişiler dillendirir fakat söylem değişmez maalesef!
Bu seferki operasyonda bana göre PKK/YPG elbette hedef ama asıl amaç Amerika’ya “yetti artık” diyebilmek gibi geliyor.
Akıllı ol! “Yurdunu yuvanı dağıtırım” mesajı
Zaten asıl hedeflerin, örgütün finans kaynakları olan petrol kuyuları ve tesisleri, elektrik santralleri, Amerikalıların da kullandığı idare binaları, barınak, karargah, depolar ve her türlü altyapıya yönelik olması bu operasyonun farklı olacağının işareti gibi..
Amerikan üssüne 500 metre kala düşürülen silahlı insansız hava aracımızın (SİHA) Amerika tarafından “meşru müdafaa” diye açıklanmasının peşi sıra üsse yakın bölgelerin Türk F-16’ları tarafından bombardıman altına alınması Türkiye tarafından tasarlanan ince bir senaryo olabilir mi diye aklıma gelmiyor değil.
Genelde istihbaratçı geçmişe sahip yöneticilerin alışılmışın dışında davranış içine girmeleri bilinmektedir. Bu yüzden Dışişleri bakanımız Sayın Fidan’ın düşüncelerinin önünü arkasını kestirmek pek mümkün değildir diye düşünüyorum. Benzer davranışları yine bir istihbaratçı olan Sayın Putin’de de zaman zaman görmekteyiz
Öyle sanıyorum ki bu operasyon bölgede bulunan Amerikalıları çok tedirgin etmiştir.
Çünkü, ilk defa böylesine farklı bir saldırı içinde olan Türkiye görmekteler.
‘Türk bu, yapar mı yapar!’ diyerek ciddi ciddi tedirgin olacaklarını düşünüyorum
Zaten Sayın Fidan’ın önce “uzak durun” diye kararlı mesajı, ardından yine Amerika’ya “YPG ile ilişkinizi kesin” mesajı, onların pek de güzel günler görmeyeceği anlamı taşımaktadır.
Sanki; Sayın Fidan, müsteşar iken söyleyemediklerini, içinde kalanları bakanlığın vermiş olduğu yetkiyle diplomatik bir dille aktarmak istiyor ve her defasında kararlılığını vurguluyor.
