Terörist Tövbe Eder mi? – Prof. Dr. Faruk Taşçı

Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 31 Ağustos 2024

Türkiye’nin gündeminden göç hiç eksik olmadı, ama Suriye’deki iç karışıklık sonrası göç, Türkiye’nin gündeminin merkezinde olan bir konu haline geldi. Özellikle son 4-5 yıldır da göç, (göçmenlerle ilgili havada uçuşan rakamlarla) en kritik konulardan biri.

Güvenlik Boyutları ile Göçmen Meselesi

Kimse durup dururken bir yerden bir yere hareket etmez; mutlaka arzu ettiği veya mecbur kaldığı bir durumun neticesinde göç eder. Türkiye’den Batı Avrupa ülkelerine göçte olduğu gibi, bazen ekonomik gerekçelerle göç söz konusu olabilir. Bazen kan davasından kaçmak gibi basit ama mecbur bırakan sosyo-kültürel yapıdaki sorunlar nedeniyle göçler olabilir. 6 Şubat Depremleri sonrasında görüldüğü gibi bazen doğal afetler sonrası göçler olabilir. İran’daki devrim sonrasında olduğu gibi bazen siyasi rejimlerin aleyhinde olanların başka ülkelere göç etmek zorunda oldukları görülür.

Bazen de terör, çatışma veya savaş merkezli askerî gelişmelerin neticesi ile göçler olabilir. Türkiye’ye kitleler halinde göç eden Suriyelilerin durumu da bu kategoride. Göç gerekçesi askerî bağlamda olunca da doğal olarak göçmenler, askerî, istihbarat ve güvenlik boyutları ile ön plana gelebiliyor. Bu da kaçınılmaz bir şekilde, göçmenlerin iç siyaset ve dış politika alanlarının “malzemesi” olabilmesi demek.

Göçmenleri Güvenlik Boyutlarının Ötesine Taşımak

Göçmenleri otomatik güvenlik sorunu olarak görmek ayrı bir sorun olmakla birlikte, göçmenler üzerinden belli güvenlik açıklarının olabileceğini kabul etmek, göçmen karşıtlığı değil elbette. Ancak bu kabul ile göçmen meselesini güvenlik merkezli ele almak, göçmen karşıtlarına malzeme vermek demek aynı zamanda.

Bu nedenle göçmen meselesinin güvenlik boyutu ihmal edilmeyecek şekilde diğer boyutlarının da dikkate alınması elzem. Zira göçmenler için sosyal ve psikolojik boyut var. Savaş ortamından kaçıp bilinmeyen başka bir ülkeye gitmek durumunda olan büyük bir kitlenin travması bir yana, kendilerini karşılayan vatandaşlar ile kaynaş(ama)ma süreçleri diğer yana. Arada yüzlerce sosyal ve psikolojik/psikiyatrik mesele ile muhatap olan geniş bir göçmen kitlesi söz konusu. Bunların da üstüne diğer sağlık sorunları derken, göçmen için ayakta/hayatta kalmak tek amaç. Bu amaç için de gelir sahibi olmak lazım, ya sosyal yardımlarla ya da çalışarak. Çalışanların bir kısmı tarım ve hayvancılıkta, ama sonuçta çoğunluğu vasıfsız çalışan. Bunları yaparken de çocukların eğitimi de söz konusu. Şehir hayatının zorlukları ayrı bir mesele.

İlginizi çekebilir!  Amerika Dünya Hakimiyetini Kaybetmek İstemiyor-3

Özetle; Suriyeliler başta olmak üzere göçmen meselesini hakkıyla ele almak ve yönetebilmek için göçün tüm boyutlarını içine alacak bir üst yapılanma (belki Göç Bakanlığı ya da Cumhurbaşkanlığı Göç Ofisi) gerekiyor ki göçmenler sadece “güvenlik sorunu” olmaktan çıksın ve “çözümler bütüncül” bir şekilde ortaya konabilsin. Böylece bütüncül bir göçmen stratejisi uygulanabilsin. Aksi halde, göç/men meselesi siyasetin ve özelde ırkçılığın malzemesi olarak Türkiye’yi yormaya ve yıpratmaya devam eder.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.