Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 06 Mayıs 2024
İnsanoğlunun yaratılışında güzel özellikler de var kötü özellikler de; “insan kalmak” için yapılması gerekense güzel özellikleri devreye sokmak, kendi hayatında, toplumda ve devlet düzleminde güzel özellikleri hakim kılmaya çalışmak. Elbette birçok güzel özellik sayılabilir ama bunlardan adalet, doğruluk ve merhamet, geri kalan güzel özellikleri de şekillendiren özellikler.
Öte yandan, “merhametten maraz doğar” atasözü bulunuyor. Bundan kastedilen şey, merhametten vazgeçmek veya merhamet etmemek değil elbette, ama aşırı merhamet göstermenin bazen istenmeyen neticelere kapı aralayabileceği, vahim zararlara neden olabileceği; dolayısıyla merhametin bir sınırının olması gerektiğidir.
Acaba sosyal politikalarda böyle bir risk alanı var mıdır ve özellikle bir devletin en önemli güvenlik/savunma reflekslerinden biri olan “istihbarat” alanı için sosyal politikaların merhamet yüzü risk doğurur mu?
Hassas Gruplara Sosyal Politikaların Yapılması
Çocuklar ve gençler için çeşitli kalemlerde sosyal politikalar yapılıyor. Özellikle kimsesiz veya muhtaç çocukların devlet koruması altına alınması en bilineni. Yine bağımlılık sorunu yaşayan gençlerin rehabilite edilmesi noktasında yapılanlar da var.
Kadınlar için birçok sosyal politika hamlesi içinde mağdur duruma düşen kadınların korunma altına alınması, onların istismar edilmelerinin önüne geçilmesi için devletin birçok açıdan devreye girdiği biliniyor.
Bakıma muhtaç ve yoksul durumunda engellilere ve yaşlılara yapılan birçok sosyal politika adımları da var. Bu adımlar ile engellilerin veya yaşlıların aile ve toplum içinde ayakta kalmalarına destek verilmeye çalışılıyor.
Göçmenler için de sosyal politikalar uygulanıyor. Göçmenlere yönelik ayni ve nakdi destekler yanında, topluma uyum sağlamaları adına çeşitli yöntemlerle bir dizi adımların atıldığı da görülebiliyor.
Hassas Grupların İstihbarat Aparatı Olabilme Riski
Bu ve bunlardan daha fazlası, Türkiye’de sosyal politikalar adı altında hassas (dezavantajlı) gruplara yönelik uygulanıyor. İşte burada, adalet ve doğruluk yanında merhametin de gereği olarak yapılan bu uygulamaların acaba istihbarat açısından riskleri olabildiği hesaba katılıyor mu sorusu akla geliyor.
Örneğin, gençler denildiğinde uluslararası öğrenciler önemli bir alan. Türkiye’de 350 bin uluslararası öğrenci bulunuyor. Bunların yaklaşık 18 bini, stratejik ülkelerden seçilen kritik bölümler/programlar temelinde Türk devleti tarafından burslandırılmış durumda; bu, önemli bir hamle ama bu hamlenin muhatabı olan uluslararası öğrencilerden bir kısmını dış istihbarat servislerinin aparatı olma riski de var.
Yine örneğin toplumdaki her yaştan yoksul kesime yönelik sosyal politikalar önemli. Bu kesimlerin ihtiyaçlarını giderme adına yapılan onlarca kalem sosyal yardım bulunuyor. Bunların çoğunluğu merkezi yönetim, bir kısmı belediyeler ve az da olsa STK’lar tarafından yapılıyor. Yoksul olanların bir kısmının yoksullukları nedeniyle maddi imkansızlıklar yaşaması ve maddi imkansızlıklarını giderme noktasında dış istihbarat servisi güdümlü bazı STK’ların kendilerine kanca takmaları da mümkün; bu yönüyle ülke güvenliği için bazı yoksullara yönelik bazı STK’ların sosyal politikaları riskli olabiliyor.
Benzer risk, kadınların hak mücadelelerinde görülebiliyor. Kadın hakları, sosyal politikalar için önemli ancak bazı kadın hareketlerinin arkasında kadınların iyi niyete dayalı hassasiyetlerini kötü niyetle “kullanabilen” dış istihbarat aktörlerinin olabildiği de bir gerçek.
Tüm riskleri bünyesinde cem edebilen bir de göçmenler grubu var. İster genç, ister yoksul, ister kadın, ister engelli-yaşlı bağlamında olsun göçmen olmak başlı başına “karmaşık” bir alana denk geliyor çünkü göçmen için “dışlanma” riski var ve her dışlanma riski göçmeni “dış istihbarat aktörlerine maşa yapma” riskini de beraberinde getirebiliyor. Bazen, dışlanma riskinden bağımsız olarak, bazı göçmenler baştan beri zaten “dış istihbarat aktörlerinin elemanı” olabiliyor.
Sonuçta; bünyesinde adalet, doğruluk yanında merhameti de barındıran sosyal politikalar toplumun huzur ve barışı için önemli bir araç; bu nedenle muhtaç durumdaki hassas (dezavantajlı) gruplara sosyal politikaları uygulamak önemli ve gerekli. Bununla birlikte sosyal politika uygulanan hassas grupların “dış istihbarat aktörleri” eliyle başka “hassas” işlerin parçası yapılma riskleri olduğunu da unutmamak, ona göre tedbirler almak ve var olan tedbirleri artırmak da şart.