Terörist Tövbe Eder mi? – Prof. Dr. Faruk Taşçı

Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 26 Mart 2024

 

10 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokol kapsamında yürütülen Türkiye Yaşlı Profili Araştırması’nın sonuçları 22 Mart 2024 tarihinde kamuoyu ile paylaşıldı.

Türkiye’de yaşlılarla alakalı politikaların geliştirilmesine zemin olması için somut verilerin elde edilmesi amaçlanan; çalışma hayatı ve ekonomik durum, sağlık, bağımsız yaşam, bakım ve sosyal yardımlar, çevre, toplumsal hayata katılım, yaşam memnuniyeti, afet ve acil durumlar, yaşlı hakları ve ayrımcılık konularındaki soruların cevabı aranan araştırmanın yaşlı nüfusu oranı çift haneye çıkmış Türkiye için önemli bir çalışma olduğu not edilmeli.

Aktif Yaşlanma Çalışmalarına Hız Verilmeli Çünkü “Kronik Hastalıklar” Ciddi

Araştırma sonuçlarına göre kronik hastalığı olan 65 yaş ve üstü kişilerin oranı % 78,7. Kronik hastalık derken de hipertansiyon, diyabet, kalp hastalığı, kanser, böbrek yetmezliği, inme-felç, hepatit, astım vb. anlamak gerekiyor. Öyle ki bu kronik hastalığı olanların günlük faaliyetlerini ciddi ölçüde kısıtladığını belirtenlerin oranı % 32,3 ve ciddi ölçüde olmasa bile kısıtladığı belirten yaşlıların oranı % 55,2, yani kronik hastalığı olan yaşlıların % 87,5’inin günlük faaliyetlerin az veya çok olumsuz etki yapıyor.

Bu tip durumdaki yaşlılar için mutlu olmak pek kolay değil. Zaten mutlu olduğunu beyan eden 65 yaş ve üstü kişilerin oranı % 64,1 çünkü yaşlılar için mutlu olmanın kaynağında % 82,0 ile sağlık var. Dolayısıyla kronik hastalığı olmak yani sağlık sorunu olmak, mutlu olmak açısından olumsuz manada bir etken.

Hal böyle olunca, yaşlılar için sağlıklı olmak ve sağlıklı olmak için de zinde/aktif olmak önemli. Dolayısıyla yaşlılık döneminde aktif yaşlanma mantığı içinde hareket eden yaşlıların sayısının artmasına yönelik adımlar elzem. “Yaş 70 iş bitmiş” durumuna düşmeyen, dinamikliğini ilerleyen yaşlarda da koruyabilen yaşlılar için aktif yaşlanma yöntemlerinin yaşlılar arasında hâkim kılınması gerekiyor. Akıllı cep telefonu kullanan 65 ve üstü yaştaki kişilerin oranının % 52,7 olduğu dikkate alındığında, yaşlılıkta telefon veya teknoloji karşısında pasif ve hareketsiz kalan yaşlıların varlığı yerine, makul seviyede hareketli yaşlıların varlığı için hamleler yapılmalıdır. Benzer şekilde düzenli spor veya egzersiz alışkanlığı söz konusu olduğunda, yaşlıların sadece % 18,3’ünün her gün veya hemen hemen her gün spor yaptığı görülüyor. Bu nedenle, yaşlıların aktif yaşlanmaya yönelik alışkanlığının geliştirilmesiyle ilgili sosyal politikaların üretilmesi gerekiyor.

İlginizi çekebilir!  Oyunu Bozduk Ama Tehdit Bitmedi: Provokasyonlara Dikkat

Yalnızlık Tehlikesine Karşı Önlem Olarak Sosyalleşme İmkanları

Böyle bir alışkanlık/hareketlilik aynı zamanda yalnızlık veya asosyallik riski içindeki yaşlılar için ayrıca önemli. Zira yalnız yaşayan 65 yaş ve üstü kişilerin oranı (kadınlarda daha fazla olmak üzere toplamda) % 20,4 gibi ciddi durumda; yani her 5 yaşlıdan biri yalnız başlarına hayatlarını sürdürüyor. Acil durumlarda yardım isteyebileceği biri olan yaşlıların oranı ise % 86,7. Bunun anlamı, % 7,1 oranında yalnız yaşanan yaşlının acil durumlarda yardım isteyebileceği kimsesi bile bulunmuyor demektir.

Türkiye’nin aile yapısındaki dönüşümlerinin seyrine bakıldığında bu oranların daha da artma riskini dikkate alarak, belli çözüm adımlarının atılması lazım. Bu çerçevede yaşlıları hayata katacak, onlara sosyalleşme imkanlarını artıracak hamleler devreye sokulmalıdır.

Bu noktada yaşlıların tecrübelerinden istifade edilmesine yönelik yöntemlerin çoğaltılması gerekiyor zira yaşlılar da bunu bekliyor: Tecrübelerinden faydalanılması gerektiğini belirten 65 yaş ve üstü kişilerin oranı % 81,9. Böylece tecrübe sahibi yaşlıların, edindikleri bilgi birikimi ile topluma ve yeni kuşaklara rehberlik etmeleri yoluyla daha fazla sosyalleşmeleri mümkün olur.

Sosyalleşme için geniş aileye yakın bir sistematik içinde (“çekirdek aile konfederasyonu” deniyor buna) olmak da önemli. Bu noktada torun bakımı gibi işlevsel alanlar işe yarayabilir. Ancak torunu olup bakımıyla ilgilenen 65 yaş ve üzeri kişilerin oranı % 9,7. Bu oranın artması için teşvikler düşünülebilir. Bununla da bağlantılı olarak gerektiğinde yaşlıların sadece torunlarına değil, topluma ve toplum üyelerine destek vermesi de bir sorumluluk ve sosyalleşme alanı. Dolayısıyla yaşlılar için bazen toplumun genel bir sorunu karşısında çözüm üretmek bazen de toplumun bir üyesinin (mesela torunun) özel bir sorununda yanında olmayı gerektiriyor.

Ayrıca yaşlıların yalnızlık girdabından çıkıp sosyalleşmesi adına toplu ulaşım imkanlarının artırılması da önemli çünkü ücretsiz ulaşım hakkından faydalanan 65 yaş ve üstü kişilerin oranı sadece % 38,2. Yani yaşlıların çoğunluğu sosyal hayatın pek de içinde değil anlamı çıkabilir. Bu nedenle, yaşlıları hem sosyal hayatın içine çekecek etkinlikler daha fazla kurgulanmalı hem de bu etkinliklere dahil olmalarını kolaylaştıracak ücretsiz ulaşım gibi imkanları yaşlılara daha fazla sunmalı.

İlginizi çekebilir!  Türkiye'nin Tam Bağımsız Dış Politika Hamleleri ve Sonuçları

Sonuç olarak; Türkiye’de yaşlı nüfus her yıl sürekli artıyor ve Türkiye zamanla her dört kişiden birinin yaşlı olacağı bir toplum yapısına doğru evriliyor. Bunun neticesinde, yaşlı toplumdan çok yaşlı topluma geçişin getirdiği birçok yeni sorunla karşı karşıya kalınacaktır. Bu nedenle, şimdiden aktif yaşlanma ve sosyal hayatın içinde varlığı ve kimliği olan yaşlıların olabilmesine yönelik çabaların artırılmasının önemli olduğunu görmek gerekiyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.