faruk taşcı

Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 31 Ocak 2024

 

AK Parti yerel seçim beyannamesini dün (30 Ocak 2024) itibariyle kamuoyu ile paylaştı. Beyanname bölümlerinden biri, “duyarlı ve kapsayıcı sosyal belediyecilik” adını taşıyor. Söz konusu bölümde toplumun çeşitli dezavantajlı kesimlerine dönük hem geçmiş belediyecilik uygulamalarını görmek mümkün hem de geleceğe yönelik vaatler ortaya konmuş durumda; bu kesimlerden biri de yaşlılar.

Yaşlı Olmak ve Yaşlılara Dönük Sosyal Politikalara İhtiyaç

Doğum ile her insanın bir “yaşı” olur; kimisi 5 kimisi 30 kimisi 70 yaşında olabilir. 5 yaşından 6’ya geçerken ya da 30 yaşından 40’a geçerken veya 70 yaşından 80’e geçerken insan “yaşlanmış” (yaş almış) oluyor; ama belli bir yaşın üstünde olanlara “yaşlı” deniyor.

Esasında yaşlı olmanın sosyo-kültürel anlamı var; bazen toplumun yaşlı tanımı veya algısı bazen de yaşlının kendisini toplum içinde nasıl konumlandırdığı bu anlamı belirliyor. Yaşlı olmanın psikolojik anlamı da var ve bu “yaş yetmiş olsa da işim bitmemiş, kendimi çok diri ve dinamik hissediyorum” demekle “insan hissettiği yaştadır” çerçevesinde anlam buluyor. Bununla birlikte sosyo-kültürel ya da psikolojik yönleri ile değil biyolojik/fizyolojik yaklaşım dikkate alınarak yaşlılık dönemi için “yaş sınırı” belirleniyor. Bu yapılırken de dünyada politik bir karar verilmek durumunda kalınarak genelde 65 yaş ve üstü için “yaşlı” deniliyor ve ona göre yaşlıların sosyal politika ihtiyaçları giderilmeye çalışılıyor.

Demografik dönüşümden kaynaklı ihtiyaçlar, diğer ihtiyaçları da etkileyecek şekilde, en önemlisi denilebilir. Dünyada yaşlı nüfus gittikçe artıyor. Doğurganlık oranı düşüyor, sağlıktaki gelişmelerin de etkisi ile hayatta kalma yaşı yükseliyor. Hal böyle olunca özellikle Batı için bir dönem zikredilen “bebek patlaması” yerini “yaşlı patlaması”na bırakıyor; buraya Türkiye’de de toplam nüfusun % 10’unun yaşlılardan oluştuğu not edilmelidir. Artık dünya genelinde yaşlı nüfus genç nüfusu geçmiş durumda. Yaşlılık döneminde giderlerin daha fazla olması gelirlerin de eskisi gibi olamaması nedeniyle, yaşlılara yönelik ekonomik ve sosyal politikaların dünyada ve Türkiye’de daha önemli hale geldiği söylenebilir.

Aile kurumunda yaşanan dönüşüm de buna eklendiğinde yaşlılara yönelik sosyal politikaların “kurumsal” olarak da daha fazla devreye giriyor. Geleneksel aile içinde bilgili, tecrübeli, sözü dinlenen ve ihtiyaçları gideren bir konumdaki yaşlının yerini gelinen noktada ailede “sorunlu, muhtaç” addedilen bir profil almaya başlamış gözükmektedir. Bu durum, Batı dünyasında artık kanıksanmış bir “gerçeklik” iken ailenin geleneksel dayanışma zeminindeki direnme kuvvetinden dolayı Türkiye’deki yaşlılar aile ile ilişkileri açısından daha “şanslı” durumda. Buna rağmen, Türkiye’de de aile yapısındaki “çözülmeler”in de etkisi ile ortaya çıkan boşluğu doldurmak için yaşlıya yönelik sosyal politika ihtiyaçlarını gidermede sivil ve kamu kurumlarının etkisi artıyor.

İlginizi çekebilir!  Yatsıya Kadar

Öte yandan demografik dönüşüm veya aile kurumundaki sorunlar olmasa bile “insanî” yaklaşım ve “sosyal devlet” anlayışı, yaşlılara yönelik sosyal politika ihtiyaçlarını giderme adına başlı başına yeterlidir. Zira yaşlı olmaktan önce “insan olmak” esastır; bundan dolayı yaşlı için ihtiyaçların (ailede giderilemiyorsa) bir şekilde giderilmesi gerekiyor. Hele hele bir ülkenin sosyal devlet ilkesi varsa ve anayasasında yerini bulmuşsa, devletin yaşlılara yönelik mevzuatının detaylandırılması ve bu mevzuata uygun kurumsal yapılanmaların oluşturulması ve bu çerçevede uygulamaların yerine getirilmesi ve süreklilik arz etmesi zaten beklenen hamlelerdir.

Seçim Beyannamesi’nde Sosyal Belediyecilik Zihniyeti ve Yaşlılar

Bu beklentiler, sosyal devletin yerel uzantısı konumundaki “sosyal belediyecilik” söz konusu olduğunda da geçerlidir.

Beyanname’de önce AK Parti sosyal belediyeciliğinin 22 yıllık zihniyeti ortaya konuyor, sonrasında yapılanlar ve yapılacak olanlar beyan ediliyor. Bu çerçevede, Beyanname’nin “şefkat, adalet ve doğruluk” ilkeleri altında gerçek belediyecilik anlayışı, yaşlıları da içine alıyor.

“Şefkat” ilkesinde önce insan vurgusu ön planda. Bu ilkenin varlığı, yaşlı olmanın kıymetinden önce insan olmanın başlı başına kıymetli olduğuna işaret ediyor. “Adalet” ilkesinin varlığı da şefkatin hakkıyla yerine getirilmesine atıf yapıyor. Bu nedenle, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu (2004 yılı) ile “sosyal belediyecilik” hizmetleri zorunlu hale getirilmiştir ki buna yaşlılara yönelik hizmetler de dahildir. Yine 5393 sayılı Belediye Kanunu (2004) ile de belediyelere sosyal belediyecilik alanında geniş yetkiler verilmiştir ki bu yetkiler yine yaşlıları da içine alıyor. “Doğruluk” ilkesi dendiğinde de kalite, standart, denetim gibi adaletin niteliğine dikkat çekiliyor. Burada özellikle 1994 yılından beri kademe kademe geliştirilen sosyal belediyecilik uygulamalarındaki standardın yaşlılar ayağında da olduğu görülüyor.

Duyarlı ve Kapsayıcı Sosyal Belediyecilik’te Yaşlılar Vurgusu

Gerçek belediyecilik anlayışı içinde bu ilkelerin işlerliğinde sosyal belediyeciliğin “duyarlı” olması demek, tüm sosyal kesimleri olduğu gibi yaşlıları da “ciddiye aldım, alıyorum ve almaya devam edeceğim” demektir ve sosyal belediyeciliğin “kapsayıcı” olması demek, yaşlılar için “güzel olanla yetinmeyeceğiz, daha güzeli yapacağız, en güzelini yapmaya gayret edeceğiz” demektir. Nihayetinde; bu zihniyet arka planında yaşlılara yönelik duyarlı ve kapsayıcı sosyal belediyecilik ile Beyanname’de 6 (altı) temel vurgu dikkat çekiyor.

İlginizi çekebilir!  Krizin Kronolojisi ve Kronometresi / Volume 2

Bunlardan biri, temsiliyet/katılımcılıktır. Seçimlerdeki gösterilen belediye başkan adaylarından yaşlı olanlar zaten var. Ayrıca belediye bünyesinde yaşlı meclisleri ve belediyelerde yaşlılarla ilgili birimler var. Hepsi, yaşlılar için belediyelerde önemli temsiliyet alanları.

Yaşlılara dönük eğitim hizmetlerine vurgu da görülüyor. En önemli vurgu, tazelenme üniversiteleridir. Beşikten mezara kadar eğitimin yansıması olarak, belli üniversitelerde yaşlıların hayatın değişen şartlarını öğrenmeleri için geliştirilen eğitimlerde belediyelerin desteklerinin olacağı görülüyor.

Ayrıca sosyalleşme ve hayata katılım vurgusu da dikkat çekiyor. Burada ön önemli olanı, “tecrübe konuşuyor projesi”dir. Bu, yaşlıların birikimlerini yeni nesillere aktaracakları bir zemindir; beklenen çıktı ise kuşaklararası dayanışmanın güçlenmesidir. Ayrıca yaşlılar lokalleri gibi adımlarla da yaşlıların kendi aralarında sosyalleşmesi öngörülüyor.

Yaşlıların sağlık ve bakım hizmetleri de unutulmuyor. Başta sağlık okur-yazarlığı olmak üzere, temel sağlık ve bakım hizmetleri gündüzlü ve yatılı bakım modelleri mantığı ile ortaya konuyor. Bunların yanında Türkiye için yeni olan “hospis bakım” modeline de işlerlik kazandırılmak isteniyor. Böylece ölüm döşeğindeki yaşlının, ölüme manevi olarak hazırlanması için desteklerin sunulması düşünülüyor.

Yaşlılara ekonomik ve sosyal destekler vurgusu da var. Bu çerçevede, emeklilik sonrası iş piyasasında kalmak isteyenlere teşvik mekanizması öngörülüyor. Her yerleşim yerinde çıkarılması düşünülen “sosyal doku haritası” yaşlıların tüm durumlarını birebir tespit ve takip açısından önemli bir imkân olacaktır. Böylece klasik ayni ve nakdi yardımlar ile psiko-sosyal desteklerin ölçüsü tam anlamıyla ayarlanabilecektir.

Bunların yanında yaşlılar için yeni teknolojilere uyum da önemlidir. Bu noktada belediyelerin yaşlıların dijital dünyayı tanımalarına yardımcı olacak adımlar atmasına atıf yapılıyor ve nihayetinde “yaşlı dostu teknolojiler” ile yaşlıların hayatlarının kolaylaştırılması düşünülüyor.

Sonuçta; AK Parti yerel seçim beyannamesi sosyal belediyecilik yönüyle enine boyuna meseleyi hem geçmiş hem de gelecek vurgusu açısından ortaya koymuş görünüyor ve yaşlılara dönük vaatlerin gerçekleşmesi ile yaşlıların temsiliyeti, eğitimi, sosyalleşmesi, bakımı, ekonomik ve sosyal destekleri ile teknolojik uyumları daha ileri seviyelere geçmiş olacaktır.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.