Deniz İSTİKBAL – 07 Aralık 2023
Kalkınma planları birçok ülkenin gelişiminde önemli bir yer edindi. Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi aktörler bugün ulaştıkları konumlara kalkınma planları yardımıyla erişti. Türkiye’de benzer dönemlerde kalkınma planlarını devreye alan ülkeler arasında yer aldı. 1960’lı yıllarda başlayan kalkınma girişimi 1980’li yılların sonuna kadar ithal ikameci sistemle korundu. Liberal ticari trendlerin güç kazanması ise 24 Ocak kararları olarak bilinen ve ihracat merkezli gelişimi hedefleyen sistemi Türk ekonomisine kazandırdı. 1980-2002 döneminde gelişim hızı istenilen düzeyde olmayan ancak 2003-2023 arasında hızlanan kalkınma 12. Kalkınma Planında (2024-2028) yeni bir evreye taşınmak isteniyor. Yeni evrenin temelinde yeşil dönüşüm, refahın adil dağılımı, sanayi sektörünün daha teknoloji merkezli hale getirilmesi ve enflasyonun kalıcı şekilde çözümü yer alıyor.
2023’te Türk Ekonomisi
2023 yılı Türk ekonomisi için ilkleri içerisinde barındıran bir yıl oldu. IMF’e göre Türkiye milli geliri tarihte ilk kez 1 trilyon dolar aşarak 1,15 trilyon dolara ulaştı. Kişi başı gelirde Cumhuriyet tarihinin rekoru olan 13.383 dolara yükseldi. İhracat ve hizmet ihracatı da ülke tarihinin en yüksek rakamlarına ulaştı. Turizmde sadece ülke açısından değil Avrupa ülkeleri arasındaki sıralamalarda rekor kırıldı. 60 milyona yaklaşan turist sayısına 54 milyar dolarlık gelir eşlik etti. Seçim belirsizliğinin geride kalması ve siyasi istikrarla bütünleşen enflasyonla mücadele ise gelecek yıllarda ekonomik kalkınmaya odaklanacağına işaret ediyor.
12. Kalkınma Dönemi (2024-2028)
2024-2028 dönemi diğer geçmiş kalkınma planı süreçlerine göre farklılıklar içermektedir. Özellikle yeşil dönüşüm başlığı altında toplanan reform gündemi daha dengeli ve doğa dostu ekonomik altyapıyı hedeflemektedir. 2024’te 1,34 trilyon dolarlık milli gelir ve 15.363 dolarlık kişi başı gelirle gelişmiş ülke (yüksek gelirli ülke) statüsünü alacak olan Türkiye kalkınma planı hedefleri çerçevesinde altyapıya odaklanmaktadır. 2028’de 1,589 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ve 17.500 dolarlık kişi başı gelir hedefi ise kalkınma planının büyüme ölçeğine işaret etmektedir. Satın alma gücü açısından IMF göre 2028’de İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkeleri geride bırakarak dünyanın en büyük dokuzuncu ve Avrupa’nın Almanya’dan sonra ikinci büyük ekonomisi olması beklenen Türkiye’nin gelişim hızının arttığı söylenebilir. Ancak bireysel tarafta enflasyonun seyrettiği yüksek seyir elde edilen refahın yansımalarını geciktirmektedir. Orta Vadeli Program’da (2024-2026) belirtildiği haliyle 2026’da tek haneye düşmesi beklenen enflasyonun gelir dağılımı üzerindeki negatif etkisinin de azaltılması amaçlanmaktadır. Enflasyonun tek haneye düşmesi kalkınma planı hedeflerinin daha kolay gerçekleştirilmesine katkı sağlayabilir.
AR-GE ve Teknoloji Yatırımları
Türkiye’nin AR-GE harcamaları teknoloji yatırımlarıyla bağlantılı olarak ilerlemektedir. 2002’de 1,1 milyar dolarlık AR-GE harcaması yapan Türkiye mevcut rakamı 2023’te 17 milyar dolara çıkararak 2003-2023 döneminde AR-GE’ye 166 milyar dolarlık kaynak aktarmıştır. Kalkınma planında belirtildiği haliyle AR-GE harcamalarının yıllık ortalama 20 milyar doların üzerine çıkarılması ve 2028’de 22 milyar doları aşması hedeflenmektedir. AR-GE harcamaları yarattığı teknoloji üretim kapasitesiyle ekonomik aktiviteyi daha verimli hale getirmektedir. 2024-2028 döneminde yapılacak olan 100 milyar dolarlık AR-GE harcaması da bu açıdan potansiyel taşımaktadır. Ayrıca Türkiye’nin dördüncü sanayi devrimi olarak isimlendirilen sürece adaptasyonu da AR-GE yatırımlarıyla daha kolay hale gelebilir.
Sonuç itibariyle 12. Kalkınma Planı (2024-2028), Birinci Kalkınma Planında (1963-1967) hedeflenen gelişim hedeflerine ulaşıldığına işaret etmektedir. 2024’te gelişmiş ve yüksek gelirli ülke statüsünü alacak olan Türkiye’nin 2028’de Avrupa’nın satın alma gücüne göre en büyük ikinci ülke konumuna yükselmesi de planlı kalkınma döneminin yeni bir aşamaya geldiğini göstermektedir.