deniz istikbal

Deniz İSTİKBAL – 03 Eylül 2023

Rusya-Ukrayna Savaşı küresel sistem açısından önemli bir kırılma noktası oldu. İkinci Dünya Savaşı sonrası savaşları önlemek amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler sistemi Ukrayna Savaşını önlemede başarılı olamadı. Güneyin gelişmekte olan ülkeleri tarafından sıklıkla vurgulanan küresel sistemde reform çağrıları ise realite haline dönüştü. Rusya, BM sistemini ihlal ederek egemen bir devletin topraklarını işgale başladı. ABD’nin öncülüğünde kurulan küresel sistemin en önemli bileşeni olan BM’nin işlevsiz hale gelmesi yeni savaş ihtimallerini ortaya çıkardı. Çin’in Tayvan’a askeri müdahale ihtimali, Kuzey Kore’nin nükleer çalışmaları ve Afrika’daki iç karışıklıklar küresel sistemin istikrarını ciddi anlamda tehdit ediyor.

IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarına alternatifler olarak ortaya çıkan Yeni Kalkınma Bankası ve Asya Altyapı Yatırım Bankası çok kutuplu dünya sisteminin daha belirgin hale geldiğine işaret ediyor. BRICS grubunun genişleme ihtimalinin güçlenmesiyle daha da önem kazanan küresel rekabet ve çok kutuplu dünya düzeni tartışmaları küçük ve orta ölçekli devletleri tedirgin ediyor. Sudan, Çad, Nijer, Etiyopya ve diğer Afrika ülkelerinde meydana gelen iç istikrarsızlık ve askeri darbeler BM sisteminin barışı tahsis etmede zorlandığını gösteriyor. Salgın sonrası finansal olarak krizlerle sarsılan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler maddi destek bulmakta zorlanıyor. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların liberal piyasa şartlarına göre verdiği krediler Batılı ülkelerin siyasi istekleriyle destekleniyor. Çin, Rusya ve Hindistan gibi aktörler küresel sistemde ve uluslararası finansal kuruluşlarda reform çağrılarını yenilerken BRICS’in çatısı altında iş birliğini kuvvetlendiriyorlar.

BRICS’in dünya ekonomisinden altığı pay yüzde 30’a ve küresel ticarette işgal ettiği yüzde 25’lik konum Batılı ülkelerle rekabet edilebilir düzeye işaret ediyor. Ancak üyeler kendi aralarındaki sorunları tam anlamıyla çözümlenmiş değiller. Çin-Hindistan arasındaki sınır anlaşmazlıkları, Rusya’nın Çin ile Orta Asya’daki rekabeti ve diğer üyelerin kendi komşularıyla olan sorunları yeni çatışma ve anlaşmazlıkları beraberinde getirebilir.

İlginizi çekebilir!  Şükran Mayası

BRICS’in ekonomik olarak geleceğine bakıldığında uluslararası tahminlerin olumlu olduğunu söylemek mümkün. IMF ve PwC’nin 2028 ve 2030 tahminleri incelendiğinde BRICS’in ilerleyen yıllarda küresel ekonomiden daha fazla pay alacağı görülüyor. Fakat ekonomik büyümenin Çin merkezli olması beklenebilir. Küresel ekonomiden yüzde 17 ve ticaretten yüzde 15’ten fazla pay alan Çin kendi payını artırma eğiliminde. Rusya, Brezilya, Mısır, BAE ve Güney Afrika’da ekonomik büyümenin olmasına kıyasla küresel ekonomiden aldıkları payda azalma meydana gelebilir. Suudi Arabistan, Hindistan ve Etiyopya’da Çin’e benzer şekilde küresel ekonomiden altıkları payın artması beklenebilir. Ancak hiçbir üye Çin’deki gibi yüksek düzeyli bir artışı yakalayamayabilir. Özellikle üyelerin kendi ekonomik yapılarındaki yapısal sorunlar ekonomik dengeli büyümeyi zor hale getiriyor.

2028’de BRICS’in satın alma gücüne göre küresel ekonominin yüzde 38’lik kısmını oluşturması ve Batı dünyasını geride bırakması IMF tarafından tahmin ediliyor. Enerji kaynaklarına, insan kaynağına ve Çin sayesinde güçlü bir imalat sanayine sahip BRICS büyümesini sürdürebilir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.