coşkun başbuğ

Coşkun Başbuğ – 11 Eylül 2023

Emperyal güçler ikinci dünya savaşına kadar bütün kirli işlerinde ikinci sınıf devletleri taşeron örgüt olarak kullandılar. Bu konuda yakın tarihimizden verilecek oldukça çarpıcı birçok örnek var. Kurtuluş savaşında Yunanlılar, Osmanlı’nın son dönemlerinde Ermeniler küresel aklın bize karşı kullandığı taşeron devletlere ibretlik örnekler olarak tarihe geçtiler. Bu devletlerin kullanımı konusunda en etkili söylemlerden biri Hırant Dink tarafından Malatya’da dile getirilmişti. Burada bir üniversitede konuşan Dink “Buradan Kürt kardeşlerime sesleniyorum, bizim gibi oyuna gelip kullanılmayın!” dedi ve yaptığı bu konuşma onun sonunu getirdi. Böyle kritik konumdaki bir kişinin, üzerine derin oyunların oynandığı kitleleri uyandırması bu oyunu oynayanlar tarafından kabul edilemez bir durumdu ve küresel akıl hiç vakit kaybetmeden FETÖ’ yü devreye sokarak Dink’in defterini dürdü. Yaptığı katliamın sonunda da her zaman yaptığı gibi suçu devletin üstüne yıktı.

 

Yaşasın terör örgütleri…

Küresel akıl ikinci dünya savaşından sonra sıcak savaşın akıllı bir iş olmadığı kanaatine vardı ve bu savaştan hemen sonra ikinci sınıf devletlerin yerine terör örgütlerini kullanmaya karar verdi. Aslında fikir, insanoğlunun uğraştığı en büyük bela olan teröre ev sahipliği yapsa da, küresel akıl cephesinden baktığınızda yapılan iş akıllıcaydı. Düşünün; cephe savaşına giriyorsunuz, milyarlarca dolar harcıyorsunuz, çektiğiniz sıkıntılar ve verdiğiniz emek cabası, tüm bu zahmetlerin sonucunda düşmanınızı da tamamen yok edemiyorsunuz. Üstelik savaştığınız düşmanınız yeniden toparlanıp daha da kinlenmiş ve güçlenmiş olarak tekrar karşınıza dikiliyor. Üst akıl bu kısır döngüyü kırmanın yolunu terörde ve terör bahanesiyle ülkelerde gerçekleştirdiği darbelerde bulmuştur. Bugün yeryüzünde faaliyette olan ya da işi bittiği için faaliyetlerine son verilmiş olan tüm terör örgütleri bu kirli yapı tarafından kurulmuş ve yönetilmiştir.

 

Terörden amaç…

Latince kökenli olan ama dilimize ve dünya dillerine Fransızcadan giren “terör” kelimesinin anlamı “korku yaymak”tır. Küresel akılın terör konusunda yaptığı icraatlar bu tanıma tıpatıp uyan uygulamalardır. Küresel akıl hedefe oturttuğu ülkelerde, terör örgütlerine yaptırdığı terör eylemleri ile toplum üzerinde korku oluşmasını sağlar ve oluşan korkuyu da yönetmeye çalışır.

Küresel akıl; yakın zamana kadar, teşkil ettiği örgütler vasıtasıyla yaptırdığı tüm terör eylemlerinde kitlesel eylemlerle kitlesel sonuçlar alma yoluna gitti ve bu konuda özellikle de Ortadoğu’da çok ciddi sonuçlar elde etti. Fakat zamanla, devletlerin terör konusunda bilinçlenmeleri ve bu konuda güvenlik açıklarını kapatmalarıyla terör örgütlerinin yerkürede hareket alanları oldukça daraldı ve zorlaştı. Bunun üzerine küresel akıl tezgâhladığı terör eylemlerinde taktiksel değişikliğe gitti ve kitlesel eylemlerle kitlesel sonuçlar almak yerine bireysel eylemlerle kitlesel sonuçlar alma yoluna gitti.

İşte bu noktada çocuk teröristler devreye girdi. Kitlesel eylemlerde insanları sürü psikolojisine sokarak kullanmak kolaydır ama iş bireysel eylem yapmaya geldiğinde örgüt açısından zorluklar başlar. Örgüt bu zorluğu aşmak için eylemi yapacak olan teröriste, halk arasında adına “cesaret hapı” da denilen ilaçlardan içirir. Ayrıca verilen ilaca ve eylemciye de güvenmez ve eylemi garantiye alma adına “sigorta tetik” denilen ikinci bir ateşleme sistemini devreye sokar. “Sigorta tetik” sisteminin özellikle canlı bomba türü eylemlerde birçok örneğini gördük. Cesaret hapı denilen ilacın etkisi geçtiği için yaptığı eylemde bomba düzeneğinin pimini çekemeyen teröristler gördük. Böylesi durumlarda sigorta tetik diye tabir edilen ikinci terörist, canlı bombanın üzerinde sarılı olan bombaların fünyesini uzaktan kumanda ile patlattı.

 

Neden çocuk teröristler…

Her türlü terör örgütünün sözde bir kuruluş amacı ve bir de bu amaca göre belirlenmiş yol haritası vardır ve bu yol haritası belli bir periyodu kapsar. Hedefe ulaşmada en ufak bir gecikme, amaca giden yolda en ufak bir sapma örgüt içinde çok ciddi sıkıntılar yaratabilir. Bu konuda yaşanan sıkıntılar mali, idari ve personel konularında başlar ve aşılamadığı takdirde kısa sürede örgütü bitme noktasına getirir. İşte PKK ve DEAŞ şu anda birlikte bu sıkıntıyı yaşıyorlar. Eli kanlı iki örgüt, mali sıkıntılarını kendilerini açıktan açığa destekleyen ABD vasıtası ile aşıyorlar ancak sıkıntılar bununla bitmiyor. Bu örgütler idari yönden de ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Ard arda alınan mağlubiyetler örgüt tabanında kaynamaya neden oldu ve bu kaynama da dağılma sürecini hızlandırdı. Fakat esas sıkıntı bu iki alanda değil personel konusunda yaşanıyor. Mali ve idari sorunu bir şekilde aşabilirsiniz ama personel sıkıntısı diğer ikisine göre çok daha derin bir krizdir ve aşılması da çok zordur. Bugün gerek PKK, gerek DEAŞ yetişkin eleman bulma konusunda adeta tıkanmış durumdalar. Buna en büyük sebep, insanların terör örgütlerinin gerçek niyet ve maksadını anlamaları ve bu örgütlerin arkasındaki gizli güçleri tanımaları oldu. PKK terör örgütüne katılımın geçtiğimiz ay açıklanan rakamı sadece beş.  Çok büyük bir sürpriz olmazsa 2018’de bu rakam sıfır olacak. İşte iki örgütte, içine düştüğü bu derin krizi aşmanın yolunu çocuk terörist temin etmekte buldular.

İlginizi çekebilir!  Toplumların Sakinliği ve Huzuru İçin Haya’nın Gerekliliği

Nasıl temin ediyorlar..

Gözü dönmüş örgütler; Türkiye, Endonezya, Suriye, Irak, Ürdün, Yemen, Lübnan gibi Müslüman ülkeler ile sayı olarak azınlıkta da kalsa Avrupa’da bulunan bazı ülkelerden, yaşları 10 ila 16 arasında değişen çocukları çeşitli yollarla örgüt bünyesine alıyorlar. Sayıları binlerle ifade edilen bu aşağılık tedarik için değişik yol ve yöntemler izleniyor. Ailesinin rızası ile örgüte devşirilen çocuklardan tutun, ailesinden tehdit ve şantaj yoluyla zorla koparılan, istikbal ve para vaadiyle kandırılan, zorla kaçırılan çocuklara kadar her türlü insanlık dışı uygulamaları bu yöntemler arasında görebilirsiniz. Yukarıda özet olarak anlattığım hususlar, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı “2016 İnsan Ticareti Raporu”nda da yer aldı. Raporda; PKK ve Yezidi silahlı milis grupların, 12 yaşında olan Kürt ve Yezidi erkek ve kız çocuklarını, Kuzey Irak’taki çatışma ve destek görevlerinde kullanmak için zorla topladığı ve kullandığı belirtildi.

Bir şekilde elde edilen bu çocuklar örgüt kamplarında konuşlu “militan yetiştirme merkezleri”nde toplanıyorlar ve terörist olarak yetiştirilmek üzere bu kamplarda eğitime alınıyorlar. Saptırılmış dini, siyasi ve askeri konuların işlendiği bu eğitimler sonucu, kampa alınan körpecik beyinlerin tamamı maalesef “yaşayan ölü” konumuna dönüşüyorlar. Çocuk terörist yönteminin ateşli uygulayıcısı DEAŞ; örgüt lideri Bağdadinin talimatıyla, 2014 yılında Irak’ta ve Suriye’de, terör eylemlerinde kullanmak üzere militan yetiştiren çocuk okulları açtı. Irak’ta Musul kentinde, Suriye’de ise Rakka’da açılan bu okullar bölgede bir ilk oldu. Bu okullarda amaç, ileride gönüllü canlı bomba olacak, örgütçe verilen diğer tüm görevlere koşulsuz itaat edecek çocuk teröristler yetiştirmekti.

Eleman temini konusunda her türlü yöntemi deneyen terör örgütleri, bu konuda bir adım daha ileri giderek yeni bir yöntem geliştirdiler ve kendi araların da inanılmaz kirli işbirliğine gittiler. Bu işbirliği sonucu PKK komşu ve yandaş örgüt olarak gördüğü DEAŞ’a kaçırdığı çocukları para karşılığında sattı.

İşte terör örgütlerinin kurduğu tuzaklara düşerek bir mal gibi parayla alınıp satılan bu suçsuz günahsız çocukların yaşayanları maalesef şu an azılı birer terörist olma yolunda ilerleyerek katledeceği ve bu uğurda yok olacağı o kanlı günü beklemekte. Daha da acısı, bu çocukların artık geri kazanımları çok zor.

 

Nasıl kullanıyorlar..

Çocuk teröristler örgüt tarafından genelde canlı bomba, sabotaj, türü eylemlerde ve istihbarat elemanı olarak kullanılıyorlar. Bunlar içinde en yaygın olanı canlı bomba. Çünkü çocuklar güvenlik güçlerinin zafiyetidir ve kolay kolay şüphe edilmezler, çocuk terörist pek ihtimal dâhilinde görülmez. İşte bu sebeplerden dolayı en yaygın kullanım bu alana kaymıştır. Bir diğer önemli etken ise, canlı bomba olma konusunda en iyi kandırılacak kişinin çocuklar olmasıdır. Örgüt; canlı bomba yapabilmek için, çocukların henüz olgunlaşmamış yeşeren dini duygularını ve körpecik beyinlerini öylesine acımasız bir beyin yıkama programına tabi tutmaktadır ki, bu eğitim sonunda çocuklar bir an önce canlı bomba olarak öleceği güne kavuşmak için hergün Allah’a dualar etmektedir. İşte beyin yıkamada kullanılan sloganlardan bir kaçı;

İlginizi çekebilir!  Yeni Türkçülük

–              “Canlı bomba olmayı kabul edersen bu fani dünyayı terk edip cennete kavuşacaksın, hem de Peygamber’e komşu olacaksın.”

–              “Peygamber kucağını açmış seni bekliyor, orada sonsuz nimetlere kavuşacaksın!”

–              “Geleceğin kahramanı sen olacaksın!”

–              “İslamiyet’in zaferi seninle gelecek”  

İşte bu cümleler beyin yıkamak için kullanılan motivasyonu yüksek sloganlardan sadece bir kaçı. Örgütler, özellikle de DEAŞ bu tür söylemlerle kandırdığı çocukları canlı bomba olmaya ikna ediyor ve acımasızca kullanıyor. İkna edemediklerini de diğer terör eylemlerinde kullanıyorlar. Kurulan tezgâha uyanarak örgüte direnen çocukların dirençlerini ise ailesini öldürmekle tehdit ederek kırıyorlar. Sadece bu tehditle kalmıyorlar, oluşan direnci kırmak için “cesaret hapı” gibi kimyasal ilaçlarla direnç gösteren çocuklara günlerce uyuşturma ve telkin süreci başlatılıyorlar ve süreç sonunda bu çocuklar da tıpkı diğerleri gibi birer robot haline getiriliyor. Uzun lafın kısası burası terör yatağı buradan çıkış yok….

Çocuk canlı bomba konusunda verilecek en yakın örnek 2016 yılı ağustos ayında Gaziantep’te yaşadığımız terör hadisesi. Hatırlarsanız, bombalı yelek giydirilerek canlı bomba yapılan küçük bir çocuk eli kanlı teröristlerce kına gecesi yapılan bir sokak düğününe gönderildi ve dünyadan bir haber kurban seçilmiş çocuğun bedenine sarılı bombalar sigorta tetik tarafından uzaktan kumanda ile patlatıldı ve yapılan bu alçak saldırı ile 51 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Ne yapmalı…

“Ağaç yaşken eğilir” sözü özellikle eğitim konusunda inanılmaz önemli bir atasözümüzdür. Bu konuyu kavrayan terör örgütleri ülkelerin, özellikle de ülkemizin bu konudaki zafiyetini iyi değerlendirerek maalesef yaş ağaçları ailelerinin, devletin elinden bir şekilde çalıp, kendi kirli emelleri doğrultusunda kullanabilmekte. Çok değil, yaklaşık 10 yıl sonra, örgütün elinde etkili bir güç haline gelecek bu çocukları ileride etkisiz hale getirmek için devletin çokça emek ve para harcamak zorunda kalması sürpriz olmamalı.

Beyinde EGO kuralı geçerlidir. Bu tanımın açılımı “Erken Gelen Oturur”. Genç beyine, körpe beynine ilk gireni çıkarmak, oturduğu yerden kaldırmak neredeyse imkânsızdır. Bunun en çarpıcı örneğini, çocuk terörist uygulamasını dünyada ilk başlatan örgüt olan FETÖ de görebilirsiniz. FETÖ’nün henüz çocuk yaşta, üstelik ailesinin rızası ile devşirdiği çocuk teröristler, örgütün yıllarca verdiği eğitim eşliğinde öğrenimlerini tamamlayarak meslek hayatına atıldılar. Ailelerinin içine düştüğü maddi zorlukları fırsat bilen FETÖ devşirdiği bu çocuklara yıllarca örgütün hücre evlerinde hem örgütsel, hem de akademik eğitimler verdi.

Bu özel akademik eğitime rağmen elemanlarını devlete sızdırmayı başaramayan FETÖ çözümü sınav sorularını çalmakta buldu. Çaldığı sorularla örgüt elemanlarını, gelecekte general, vali, emniyet müdürü, hâkim, savcı olmak üzere bir bir devletin üst düzey kritik makamlarına sızdırdı. Küçük yaşta devşirilen teröristlerin birçoğu gelecekte hava kuvvetleri komutanı gibi çok üst düzey bürokratlar oldular, general oldular, hâkim savcı oldular ama asla uyanamadılar, asla örgütün güdümünden dışarı çıkamadılar, hem de gönüllü olarak. “Yavv! Adam general olmuş, savcı olmuş, vali olmuş, nasıl olur da böylesi bir pisliğe inanabilir, sonu ip olan bu pis işlere bulaşabilir!” diyerek sorgulamamızın sebebi işte bu yüzdendir.

Bütün bu sorunların temeline indiğinizde sorunun, okullarda verilen akademik eğitim ile dini eğitimimizde olan eksikliklerimizden kaynaklandığını göreceksiniz. Hele bir de buna ailedeki bilinç eksikliklerini eklersek bu çocukların nasıl devşirildiği gün gibi ortaya çıkacaktır.

Bugün DEAŞ tehdidi bitti, PKK ise eli kulağında bitmek üzere. Bu örgütlerin ellerindeki devşirilmiş çocuk teröristlerden kurtulabilenler ailesine, köyüne ülkesine geri dönmeye başladı. Devlet; acilen geri dönen bu kişileri kazanmak için seferber olmalı ve onlara özel iyileştirme merkezleri kurmalı ve benzer sıkıntıları gelecekte yaşamamak için yaşananlardan gerekli dersleri çıkararak eğitim konusunda ciddi ve radikal tedbirleri acilen almalıdır. Karşının oyunu bataklığı kurutmakla bozulur, sinek avlamakla değil….

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.