istihbarat ceyhun bozkurt

Ceyhun BOZKURT – 16 Temmuz 2024

 

Bilinen adının kısaltması FETÖ. Ama terör tanımlamasının yanına mutlaka casusluk örgütünün de eklenmesi, anlatılması taraftarıyım. Çünkü bu örgüt hem terör hem casusluk örgütü. Hukuk süreçlerinde terör boyutu üzerinden ele alınması doğal. Sonuçta terör suçu işlediler. Hatta terör suçunu aşan darbe, işgal girişimi suçu. Terör yöntemi uyguladılar. 252 vatandaşımızı acımasızca şehit ettiler. 15 Temmuz öncesindeki kumpaslarda, suikastlarda hayatını kaybedenleri sayarsak şehit sayımız daha da artıyor. Bu örgüt bu nedenle bir terör örgütü.

Aynı zamanda casusluk örgütü. CIA ve FBI tedrisatından geçmiş, CIA-MOSSAD-MI6-BND gibi istihbarat servislerinin elemanlarından eğitimler almış. Ağına düşürdükleri 13-14 yaşındaki çocukları, o yaştan itibaren bir istihbarat servisi elemanı nasıl yetiştiriliyorsa, o şekilde eğitimlerden geçirerek yetiştiriyorlar. Bu nedenle bakıyorsunuz militanın mesleği öğretmen ama şifreli haberleşme, sızma, komplolar kurma, darbe-suikast planlama vs. gibi konularda eğitimli. Bu nasıl öğretmen diyorsunuz?

Kendisini gizleyebiliyor. Yıllarca uyuyan hücre olarak yaşayabiliyor. Siz onu öğretmen, memur, asker, polis, yargıç, savcı, esnaf, teknisyen vs. mesleklerden birinden sanıyorsunuz. Ama FETÖ hiyerarşisi içinde görevli çıkıyor. Bunu belki 5 sene sonra, belki 10 sene sonra, belki de 20-30 yıl sonra anlayabiliyorsunuz.

Size Atatürkçü olduğunu söylüyor, görüntüyü öyle veriyor. Sohbetlerinde hükümeti sizin kelimelerinizle, jargonunuzla eleştiriyor. Alkol masasına da oturabiliyor, muhabbetler yapıyorsunuz. Sizden daha fazla laik. Kumpaslara sizinle beraber karşı çıkıyor. Hatta TSK’da görevliyse, kumpas mağdurları lehine hazırlanan rapora bile imza atıyor. Ama bir bakıyorsunuz Fetullahçı terör ve casusluk örgütünün Atatürkçüler içinde görevlendirdiği militan çıkıyor.

Yine aynı şekilde siz onu “alnı secdeye değen mümin” sanıyorsunuz. Oturuyorsunuz din,  diyanet işlerinden, Hz. Peygamberden, sahabelerden, Müslümanların yaşadığı baskıdan konuşuyorsunuz. A cemaatinden veya B tarikatından veya C grubundan vb. yapılardan birinden sanıyorsunuz. Sizden görünüyor ama aslında gizli mesajlaşmayla örgüte bilgi aktaran, örgüt elebaşlarından gelen talimatlara göre hareket eden bir militanmış.

İlginizi çekebilir!  Komplo Hikayeleri 2:  Anıların Peşinde

Yine aynı şekilde siz onu Türkçü, Milliyetçi sanıyorsunuz. Türklüğü kimseye bırakmayacak derecede ateşli. MHP’yi bile eksik buluyor, yönetimi eleştiriyor, “Böyle milliyetçilik olmaz” vb. sloganlarla size liderlik yapmaya başlıyor. Silahlı mücadeleyi, sokakları Türk düşmanlarından/olmayanlardan arındırmayı savunuyor. Bir bakıyorsunuz Fetullahçı militan çıkıyor, kaos planlamasının görevlisi olduğu anlaşılıyor.

Yine sosyalist, liberal vs. vs. zannediyorsunuz, yukarıdaki senaryonun benzeri bu kesimlerde de işliyor.

Aynı şekilde diğer terör örgütleriyle bağlantılar kuruyor, işbirliği yapıyor. Örneğin çukur terörü sırasında bir birimimizin operasyon bölgesiyle ilgili bilgilendirme yapıldığı halde, o bölgeye sözde operasyon adı altında atış yapabiliyor, terör örgütünü rahatlatabiliyor. Bu kadar da hainler.

Özetle aynen bir istihbarat servisi elemanının yaptığı gibi casusluk yapıyor. Bütün bunları da örgütün hedeflerine ulaşmak için izlediği taktik çerçevesinde gerçekleştiriyor. Çünkü aynı zamanda elebaşını tanrısallaştırarak tapıyor, onun donunu koklayarak, burnunu sildiği peçeteyi yalayarak ona bağlılığını gösteriyor.

İşte bu örgüt 15 Temmuz gecesi Türk milletine büyük bir darbe/işgal saldırısı gerçekleştirdi. Emri Pensilvanya’daki şeytan ve diğer elebaşları verdi. Onlara da emir, Washington’daki, Langley’deki patronlarından gelmişti.

Plana göre darbe/işgal saldırısı 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece saat 03.00’te gerçekleşecekti. Firari FETÖ militanı Tuncay Opçin’in 13 Temmuz 2016 tarihinde “Yatakta basıp, şafakta asacaklar” şeklinde attığı tweet de bunun göstergesi. Herkes uykudayken hainler harekete geçecekti. Ancak işler istedikleri gibi yürümedi. Bir kişi çıktı, 15 Temmuz öğlen saatlerinde MİT’e gidip kalkışmayı ihbar etti. İhbar, TSK’yı ve MİT’i hareketlendirdi. Çok da panik oluşturmadan araştırma başladı. Ama araştırma örgüt tarafından fark edildi. Bu nedenle terör saldırısının saati (büyük ihtimalle firari elebaşı Adil Öksüz tarafından) saat 20.30’a çekildi. Planlamanın gece 03.00’e göre yapılmasından dolayı örgüt bazı aksamalar yaşadı. Örneğin köprüye, Genelkurmay’a saat 20.30-21.00’de gidebilen militanlar saatinde oradaydılar, çünkü mesafeler yakındı. Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu Marmaris’e gece 03.00 gibi gitmeyi planlayan militanlar, erken saatte orada olamadılar. Bu tür aksamalar, örgüte karşı Cumhurbaşkanı liderliğinde mücadeleyi cadde cadde, sokak sokak sürdürmenin önünü açtı.

İlginizi çekebilir!  31 Mart Seçmenin Değil Seçilmişlerin "DARBESİDİR"

O gece yakalanan 58. Topçu Tugayı Komutanı eski tuğgeneral Murat Aygün, ilk sorgusunun sonuna kadar susmuştu. Artık kaldırılıp mahkemeye götürüleceği zaman “Biz bu darbeyi 03.’te yapacaktık” cümleleri ağzından çıktı. Hayal kırıklığı büyüktü. Sadece Aygün değil, diğer bütün militanlar büyük hayal kırıklığı ve korku yaşadılar. O yüzden de ilk ifadelerinde her şeyi olduğu gibi anlattılar.

Ama daha sonra bir şey oldu ve bu militanlara bir cesaret geldi. Şehit ailelerini, gazileri, FETÖ ile mücadele edenleri tehdit etme cüretini gösterecek kadar azgınlaştılar. Demek ki güvendikleri bir şey var.

Bütün ortaya çıkan gerçekler, yaşadığımız 8 yıl, halen kriptoların ortaya çıkması FETÖ tehdidinin ortadan kalkmadığının göstergesidir. CIA-NATO Gladyosu ortadan kalkmadığı, onların bileklerinin kırılmadığı sürece FETÖ ve diğer terör örgütlerinin tehdidi sürecektir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.