Ceyhun BOZKURT – 28 Haziran 2024
Önceki yazımızda ekonomik verileri incelemiştik. Bu verilerin olumsuz tarafının ağırlıklı bir boyutu, Türkiye’nin özellikle 2015-16 yıllarında karşı karşıya kaldığı terör saldırılarını püskürtmesi, bu terör saldırılarının arkasındaki güçlere direnmesi neticesinde oluşmuştur. 15 Temmuz 2016 darbe/işgal girişimi sonrasında gelişen askeri harekatları bir hatırlayalım:
1- 24 Ağustos 2016 tarihinde yani darbeden hemen bir ay sonra Suriye Cerablus’ta bulunan DAEŞ mensuplarına yönelik “FIRAT KALKANI” adı verilen askeri harekat gerçekleştirilmiş, 3049 terörist etkisiz hale getirilmiştir.
2- 20 Ocak 2018 tarihinde Suriye Afrin’deki PKK/YPG militanlarına yönelik “ZEYTİN DALI” askeri harekatı yapılmış 3.603 örgüt mensubu etkisiz hale getirilmiştir.
3- 27 Mayıs 2019 tarihinde, Irak’ın kuzeyinde Hakurk’a yönelik Pençe-1 harekatı,
4- Temmuz 2019 tarihinde Irak’ın kuzeyindeki Hakurk’a Pençe-2 harekatı,
5- 23 Ağustos 2019 tarihinde Irak’ın kuzeyinde Sinat ve Haftanin bölgesine Pençe-3 harekatı,
6- 9 Ekim 2019 tarihinde Suriye’de Telabyad ve Resulayn arasında kalan bölgeye yönelik yapılan BARIŞ PINARI harekatı yapıldı.
7- 27 Şubat 2020 tarihinde Suriye’nin İdlip bölgesinde TSK’ya yönelik saldırıda 39 askerimizin şehit olması üzerine başlatılan “BAHAR KALKANI” askeri harekatı ile Şam yönetimi güçlerine 3 bin 183 kayıp verdirildi.
8- Aralık 2019 tarihinde LİBYA Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile varılan anlaşma ile Türkiye BM tarafından tanınan UMH’ye askeri eğitim ve silah mühimmat desteği vermiş ve savaşın gidişatı UMH lehine gelişmiştir.
9- 2016 yılından itibaren Pençe Şimşek, Pençe Yıldırım ve Pençe Kartal Operasyonları yapılmış PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki etkinliği büyük çapta yok edilmiştir.
10- Türkiye/TSK, 2020 tarihinde Azerbaycan’ın Karabağ’ın işgalden kurtarılarak özgürleştirilmesine yönelik askeri harekatına destek verilmiştir.
11- 18 nisan 2022 tarihinde PENÇE KİLİT Harekatı başlamış ve bu harekat halen devam etmektedir.
Yurt içinde kırsal alanda bulunan PKK terör örgütü mensuplarının sayısı 100’ün altına düşmüş ve eylem yapamaz hale getirilmiştir.
Türkiye, PKK konusunda da başta yurt içinde hendek ve çukur savaşları olarak tabir edilen çatışmalarda örgütün şehir yapılanmalarını yok etmiş, daha sonra kırsal alanda örgütü darbeleyerek zayıflatılmış hareket edemez hale getirmiştir.
PKK’ya büyük ölçüde darbe vurulmuş ayrıca Irak alanında başta Kandil ve Sincar olmak üzere PKK’nın bütün üslenme bölgeleri vurularak zayıf düşürülmüş, örgüt saklandıkları mağara ve sığınaklarda çıkamaz hale gelmiş, bir kısmı da Talabani güçlerinin hakimiyetindeki Süleymaniye bölgesinde yer alan köylere ve kasabalara sığınarak kamufle olmak zorunda kalmıştır. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Askeri Harekatları ile ABD’nin Kürt (özünde de ABD-İsrail) koridoru planı bozulmuş, İdlip’te ise Bahar Kalkanı Askeri Harekatı sonrası Ruslarla anlaşarak İdlip’te bir çatışmasızlık dengesi kurulmuştur.
FETÖ darbe girişiminin püskürtülmesi sonrasında güvenlik konseptini değiştiren Türkiye öncelikle kendi güvenlik kurumlarında köklü bir temizliğe girişmiş ardından FETÖ tehdidini yurt içinde önemli ölçüde bertaraf etmiş, örgütün yurt dışındaki etkinliğini de kırmaya ve sıkıştırmaya başlamıştır.
Bütün bunları yaparken Türkiye ekonomik büyümesini, ihracatını artırmaya devam etmekte, dış ticarete yönelik cari açığını yönetebilmekte, istihdam artışını sağlamaya devam etmektedir.
Kovid-19 salgınında dünyada en başarılı ülkelerden biri olan Türkiye son 19 yılda sağlık alanında başta sağlık alanında yaptığı reformlar ile halkının tamamını sağlık sistemine dahil etmiş, TIP fakülteleri, Devlet Hastaneleri, Eğitim Araştırma Hastaneleri, Özel Hastaneler, Aile Sağlık Merkezleri, aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları, yerli üretim Tıbbi Cihaz yatırımları ile entegre bir sağlık sistemine geçmiştir. Bu sayede Türkiye dünyada gelişmiş ülkelerin sendeleyip acze düştüğü salgını en iyi denilebilecek bir seviyede geçirmiştir.
Diğer bir gelişme ise Türkiye 6 şubat 2023 tarihinde son yüz yıllarda dünyada karalarda görülen en büyük depremlerden biri ile yüz yüze geldi. İkisi birkaç saat arayla olmak üzere arka arkaya 3 depremde 11 ilimiz ve 13 milyon insanımız etkilendi. 50 binin üzerinde insanımız hayatını kaybederken 110 bin vatandaşımız da yaralandı. Depremlerden sonra ortaya çıkan tabloda 600 binin üzerinde bağımsız binanın yenilenmesi gerektiği ortaya çıktı. Bu depremler toplamda 110 milyar dolar gibi bir maliyet de karşımıza çıkardı.
Türkiye bütün bu süreçlerde herhangi bir gıda sıkıntısına, enerji sıkıntısına ve döviz sıkıntısına girmemiş üstelik yatırımlarına devam etmiş mevcut ekonomik kapasitesini artırmaya devam etmiştir.
Sanayi büyüme oranı dünyadaki en yüksek artıştır. İşsizlik yüzde onun altına inmiştir. Tarımsal büyüme ve tarımsal ürün hasılası yüksektir, tarımsal hasılada Türkiye Avrupa’da birincidir.
Dünya ticaretinde daralma yaşanmasına rağmen Türkiye, ihracatını büyütmeye, ithalatını düşürmeye, cari açığını daraltmaya, döviz rezervini yükseltmeye devam etmektedir.
Savunma Sanayi teknolojik olarak sanayinin en tepesinde yer almakta ve sanayiye teknolojik öncülük de etmektedir. Savunma Sanayinde teknoloji transferi çok katı kurallara ve devletlerin iznine tabidir. Bu sebeple Türk Savunma Sanayiindeki gelişme tamamen yerli ve milli ar-ge ile Türk mühendis ve müteşebbislerinin çalışması sonucudur. Kuşkusuz bu başarıda siyasi istikrar ve Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu, maddi ve manevi desteği kritik önemdedir.
Bunun sonucu olarak dış politikada Yunanistan ile yaşadığımız Kıbrıs ve Adalar Denizinde (Ege), karasuları, fır hattı ve kıta sahanlığı gibi sorunlarda Türkiye kararlılığını göstermiş Yunanistan arkasına Amerika ve Fransa başta olmak üzere AB’yi almasına rağmen hem Doğu Akdeniz’de hem de Kıbrıs ve Adalar Denizinde Türkiye’nin kararlılığını görerek krizi devam ettirememiştir.
Türkiye, Suriye ve Irak’ta Amerika, Rusya, İran, Fransa, Körfez ülkeleri, Mısır, İsrail gibi aktörlerle karşı karşıya kalmış, bu aktörlerin desteklediği vekiller olan terör örgütleri ve silahlı milislere karşı vekalet savaşı yürütmüş ve bu asitmetrik savaşları ve vekalet savaşlarını askeri ve diplomatik başarıyla neticelendirmiş emperyalist-siyonist oyunları bozmuştur.
Türkiye Irak’ta, Irak merkezi hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Hükümeti ile PKK’nın Kuzey Irak’taki terör faaliyetlerine kalıcı darbe vurma konusunda anlaşmaya varmıştır. Ayrıca Irak tarafının çok arzu ettiği, hem Irak’ın hem Türkiye’nin çıkarına olan Kalkınma Yolu’nun realize edilmesi konusunda da anlaşmaya varılmıştır. Bu yolun çalışabilmesi için elbette terörün tamamen Irak’tan kazınması gerekmektedir. Kalkınma Yolu ile Türkiye, Orta Koridor olarak adlandırılan Demir İpek Yolu’ndan (Kuşak ve Yol) sonra ikinci bir ulaşım aksının da Türkiye’ye ulaşmasını gerçekleştirmiş olacaktır. Hint Okyanusu üzerinden Hürmüz Boğazı’nı takiben Basra Körfezi’ne giren gemilerin getirdikleri mallar Irak’ın inşa etmekte olduğu Fav Limanı’ndan karaya çıkacak ve inşa mallar demiryolu ve otoyol ile bir taraftan Avrupa’ya diğer taraftan Güney Kafkasya ülkeleri (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan) ve Rusya’ya kadar ulaşacaktır.
Türkiye bir yandan enerji boru hatları ile bir yandan ulaştırma hatları ile uzun zamandır söylene gelen Doğu-Batı, Kuzey-Güney hatları üzerinde gerçek bir ulaştırma köprüsü konumunu gerçekleştirmiş olacaktır. Bu durum Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarına ve güvenliğine pozitif etki edecek bir gelişmedir.
Sonuç itibariyle genel ve yerel seçimlerini tam bir demokratik ortamda gerçekleştirmiş olan Türkiye, bazı sıkıntılar yaşansa da geleceğe karamsar gözle bakmamaktadır. Önündeki en önemli sorun enflasyonu makul seviyelere düşürmek, ekonomik istikrarını ve gelişmesini devam ettirmektir. Bu hedef her zamankinden daha yakındır.