Ceyhun BOZKURT – 19 Ekim 2023

Tarihimiz şan, şeref, zaferlerle dolu olduğu kadar ihanetler ile de dolu. Dedelerimiz, atalarımız vatanımıza yönelik saldırılara her göğüs gerdiğinde iç cephedeki hainlerle de mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Bu geçmişten bu yana böyledir.

Ermeni çete saldırılarında, Osmanlı’nın Ortadoğu’dan çekilmesinde, Kurtuluş Savaşımız sırasında vs. her şekilde bu ihanetleri görebiliriz.

Filistin’e yönelik insanlık tarihinin en aşağılık saldırılarından biri yapılmaya başlayınca bizim içimizde bazılarının “100 yıl önce bizi satmışlardı, iyi olsun. İsrail onları yok etsin” korosu yeniden sesini yükseltti. Bu koro, özellikle sosyal medya üzerinden etkili olmasalar bile sinir bozucu bir hal aldı. Peki mesele gerçekten öyle mi?

Filistinlilere oh mu olsun?

İsrail’in kazanması bizim için olumlu mu olur?

Bakalım.

Birinci Dünya Savaşı, sonrasındaki paylaşım boyutu, çapı incelendiğinde adeta Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasını paylaşım savaşıydı. Savaş öncesinde Osmanlı’dan kopmalar isyanlar, katliamlarla beslenerek başlamış, Balkanlarda adeta Türk soykırımı yapılmıştı. Osmanlı’nın Arap coğrafyasında da ilginç olaylar yaşanmaktaydı.

O tarihlerde başta Lawrence olmak üzere İngiliz istihbaratının önemli isimleri de Arap coğrafyasındadır. Hatta Lawrence işin şov kısmını iyi yaptığı için tanınmıştır. İngiliz istihbaratının esas beyni Gertrude Bell isimli bir İngiliz kadındır. Bell ve diğer ajanlar Osmanlı’nın Arap topraklarında ilmek ilmek Türk düşmanlığını işlemiş ve kandırdıkları kabile şefleriyle Osmanlı’nın parçalanmasının altyapısını oluşturmuştur. Askerlerimiz saldırılara maruz kalmış ve sonunda Osmanlı buralardan çekilirken, İngiliz, Fransız buraları paylaşmış, Lloyd George’un başbakanlığındaki İngiliz savaş kabinesinin Dışişleri Bakanı olan Arthur Balfour’un duyurduğu 1917 tarihli deklerasyonla da İsrail devletinin temeli atılmıştır.

Günümüze kadar da sorun devam etmiştir.

Türk toplumundaki kızgınlığın en büyük nedeni, aktardığımız bu ihanettir. Ancak Osmanlı’nın parçalanmasına sevinenler olduğu kadar Türk ve Osmanlı dostu çok sayıda Arap olduğu gerçeği de vardır. Ama onlar susturulmuş, ezilmiştir.

İlginizi çekebilir!  Para, bilgi ve adaletin trajik gerçekleri

Ayrıca bir başka kızgınlık nedeni de Filistinli örgütlenmelerin dönem dönem Türkiye’yi de hedef alan faaliyetlere verdikleri desteklerdir. Örneğin Rum Kesimi’ni tanımaları ve desteklemeleri, PKK terör örgütüyle bağlantıları vs. haklı olarak Türk insanında tepkiye neden olmuştur. Ancak altını çizerek söyleyelim, Filistinli bazı örgütlenmelerden bahsediyoruz. Filistin halkından değil.

Gelelim günümüze.

İşte bu kızgınlıklar toplamını gerekçe göstererek, günümüzde yaşanan vahşete, soykırıma gözümüzü kapamamızı istiyorlar.

Ben de onlara soruyorum:

– 100 yıl önceki ihanette, bugün Türk bayrağı gördüğünde duygulanan Filistinlinin ne suçu var?

– Filistinli örgütlere kızıp bebekler başta olmak üzere silahsız masumların katledilmelerine mi sessiz kalalım?

– Filistinli’ye kızalım da, Arap coğrafyasına Türk düşmanlığı tohumları eken emperyalistlerle dost mu olalım?

– Esas planın sahibi Gertrude Bell, Lawrence gibilerin istediğini mi yapalım?

– 100 yıl önce Sevr haritasını çizen, günümüzde Türkiye’yi de parçalayacak planları hazırlayanlarla mı dost olalım?

İşte bu kesim, Filistinlilere kızmak adı altında aslında MI6 ve MOSSAD ajanlarının istediğini yapmaktadır.

Bu kesimin yaptığını Türklükle, milliyetçilikle açıklamak mümkün değildir. Türkiye’yi parçalama planları yapanların etki ajanları Türk ve milliyetçi olamaz.

Bugün Rum’u, PKK’yı, PYD’yi besleyen, destekleyenler ile 100 yıl önce Osmanlı’yı parçalayanlar, Kuvayi Milliye’nin karşısına çıkanlar aynıdır.

100 yıl önce de bugün de emperyalizme ve siyonizme karşı Türk milletinin çıkarlarını ve mazlum milletleri savunanlara selam olsun.

 

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.