Adem KILIÇ – Lübnan’da Kaçınılmaz Olan Savaş ve Olası Senaryolar – 23 Eylül 2024
İsrail’in Gazze’de soykırım savaşının başlamasından bu yana İsrail-Lübnan sınırında tansiyon sürekli olarak yükseldi.
İsrail’in kuzey sınırı diğer bir ifade ile Lübnan sınırı, Gazze ve Batı Şeria’nın ardından gözlerin sürekli olarak çevrildiği ve geniş çaplı bir savaşın çıkmasının beklendiği noktaydı.
Tüm bu beklentilere rağmen aradan geçen yaklaşık 12 aylık süre boyunca, Lübnan hattındaki gerilim kısıtlı ve kontrollü saldırılardan ibaret kalmıştı.
Ancak son günlerde İsrail’in Lübnan’da gerçekleştirdiği saldırılar çatışmanın dozunu 12 ayın zirvesine taşıdı.
Uluslararası savaş alanlarını inceleye kurumlara göre, İsrail ve Lübnan arasında yaşanan bu olayların 2006’dan bu yana bölgedeki en büyük gerilim olduğunu söylemek mümkün. İsrail’in önce Hizbullah’a ait çağrı cihazlarını ve telsizleri patlatması ardından Güney Lübnan’daki yoğun bombardımanları ve son olarak Beyrut’ta başta İbrahim Akil olmak üzere üst düzey Hizbullah komutanlarını hedef alan suikastı Lübnan’da yeni bir savaşın fitilini artık tam anlamı ile ateşledi.
Beklenen savaş artık kaçınılmaz hale gelirken, tarafların şu andaki askeri gücü ve stratejik hamleleri, bizlere Lübnan’da yaşanacak savaşın geleceğine dair bazı veriler veriyor.
Hizbullah’ın askeri kapasitenin Hamas’tan daha güçlü olduğunda şüphe yok. Hatta Hizbullah, savaşın başlamasından bu yana, tabi yerindeyse İran’ın “harcamak istemediği” bir uzantısı olarak kabul ediliyor.
Gazze’deki İsrail saldırılarına direkt olarak katılmayan Hizbullah, sadece İsrail’in kuzey sınırları boyunca sınırlı füze saldırıları yaparak, “İsrail’in dikkatini dağıtmak” istediğini belirtti.
Fakat gelinen noktada; Hizbullah’ın İsrail son günlerdeki saldırılarının ardından içerisinde bulunduğu durum, artık karşı saldırıyı kaçınılmaz hale getirdi.
Aslında İsrail’in aşırı sağcı olarak nitelendirilen faşist yönetiminin ve Netanyahu’nun da istediği tam olarak buydu.
Zira Netanyahu, daha önce İran’dan gelen füze ve insansız hava araçları saldırıları sırasında, ABD liderliğindeki Batı koalisyonunun tam desteğini alabileceğini test etmişti.
Geride kalan 12 ay boyunca Gazze gibi küçük bir bölgede Hamas liderlerini bulamaya İsrail’in kısa bir zaman içerisinde Hizbullah’ın kritik isimlerini bularak öldürmesi de Netanyahu ve hükümetinin savaşı genişletmek için tüm şartları zorladığının bir başka kanıtı olarak göze çarpıyor.
İsrail-Hizbullah kara savaşı nasıl sonuçlanır?
2006 yılında gerçekleşen İsrail Lübnan kara savaşı, Lübnan topraklarında ve İsrail’in kuzeyinde gerçekleşmişti. 34 gün süren savaşın ardından İsrail yenilgiyi kabul etmese de, Lübnan topraklarından çekilmek zorunda kalmıştı.
Savaş, 11 Ağustos 2006 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı doğrultusunda sona erdi.
Bugün gelinen noktada ise 2006’dan farklı dengeler söz konusu.
2006’dan farklı olarak; gerek teknolojik olarak gerekse de hava kuvvetleri olarak İsrail’in daha güçlü olduğunu belirtmek gerekir. Diğer yandan İran’ın füze saldırılarında da görüldüğü üzere, ABD öncülüğündeki Batı koalisyonunun da İsrail’e böyle bir savaşta destek vermesi kaçınılmazdır.
Bu iki gerçek, İsrail’i kağıt üzerinde daha avantajlı gösterse de Hizbullah’ın da 2006 yılındaki askeri gücünün çok üzerinde olduğunu belirtmek gerekir.
Diğer yandan Hizbullah’ın içerisinde çok sayıda casus bulunma ihtimali de göz ardı edilemeyecek bir gerçek haline gelmiştir. Nitekim son çağrı cihazı patlamaları ve Beyrut’ta İbrahim Akil gibi üst düzey isimlere nokta atışı yapılabilen saldırılar bu durumun vehametini ortaya koymaktadır.
Lübnan içerisinde, çeşitli grupların da Hizbullah’a karşı hareket edebileceği düşünülmektedir. Gazze’de hiçbir kesim Hamas’a karşı İsrail ile iş birliği yapmadı. Fakat Lübnan’da bunu yapabilecek olan birçok yapı var ve olası bir savaşta bu yapılar harekete geçebilir.
Etnik ve dini olarak bölünmüş bir ülke olan Lübnan’da 2022’deki genel seçimlerde Hizbullah’ın destek tabanı nüfusun yaklaşık yüzde 35’i civarında kaldı. Ülkenin geri kalan kesimi ise Hizbullah karşıtı bir tutum sergiledi.
Tüm bu gerçekler Lübnan’da beklenen savaşı Hizbullah aleyhine çevirebilir.
Hizbullah ise 12 aydır Gazze’de istediği sonuçlara ulaşamayan, gerek askeri gerekse de psikolojik olarak yıpranmış bir İsrail ordusuna karşı savaşacağı için büyük avantajlara sahip olacaktır.
Ayrıca Hizbullah’ın hava gücü olmasa da, füze gücünün 2006 yılına göre çok büyük oradan artmış olduğunu ve tamamen bir gerilla yapılanması olarak, kara saldırılarında İsrail ordusuna göre çok tecrübeli olduğunu unutmamak gerekir.
Lübnan’da beklenen savaş, kara savaşı anlamında İsrail için tam bir felakete dönüşebilir.
Zira bunu bilen İsrail, Hamas’ta koyduğu ve ulaşamadığı “Hamas’ı tamamen bitirmek” hedefini Hizbullah için koymuyor ve Lübnan toprakları içerisinde İsrail’in kuzeyini güvence altına alacak bir tampon bölge hedefi ile hareket edeceğini belirtmektedir.
İsrail eğer Lübnan toprakları içerisinde bir “tampon bölge” macerasına girerse yüksek olasılıkla askeri olarak Gazze’dekinden daha büyük bir şekilde bataklığa saplanacak ve düşündüğünden çok daha büyük kayıplar verecektir.