maymun çiçeği detayları

Ferhat ÜNLÜ – 16 Ağustos 2024

Maymun Çiçeği ya da -Anglosaksonlar dünya genelinde kültürel terminolojiye dilleriyle belirli bir oranda hükmettikleri için- küresel deyişiyle ‘monkeypox’…

Yeni medikal propaganda savaşlarının ürkütücü metaforu bu. Elbette yalnızca bir metafordan ibaret değil. Ama şüyuu vukuundan beter.

Akıllı telefonlarda önünüze iki haftadır düşeduran o balmumu emsali yüz ve el fotoğrafları, nahoşluğundan ötürü dip köşelere de olsa hafızalarınıza otomatik olarak eklendi.

Bu defa gelen virüs, çok daha ürkütücü! Bir defa Maymun Çiçeği Koronavirüs’ten daha ölümcül! Solunum yoluyla bulaşmıyor, fiziksel temas gerektiriyor.

Hastalığın bulaşması bu bağlamda daha düşük ihtimal, ama dünyaya Orta Çağ’ın cüzzamlı resimlerini andıran fotoğrafları irrite edici de olsa dikkat çekici bir başlık ve spotlu biçimde servis ettin mi hastalığın kendisi değilse bile korkusu her yere yayılır. Bu da medikal istihbarat savaşlarının pandemi döneminde şahit olduğumuz müşahhas örneklerinin yeniden gösterime sunulduğuna işaret ediyor.

ABD’NİN MEDİKAL İSTİHBARAT LİTERATÜRÜ

Bugün World Of Türkiye’de medikal istihbarat savaşlarına değineceğim ve bu operasyonların müşahhas bir örneğini anlatacağım.

2019’un son ayında başlayan Koronavirüs Pandemisi, bu yılı takip eden dört sene içinde tüm sahalarda olduğu gibi istihbaratta da pek çok şeyi değiştirdi. Dolayısıyla 2020 ve 2021, 2022, 2023 ve günümüzün istihbarat/güvenlik stratejilerinin belirlenmesinde pandeminin etkilerinin hatırı sayılır rolü var.

Medikal istihbarat, Haziran 1941’de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ordusu bünyesinde bir medikal istihbarat altbölümünün kurulmasıyla ortaya çıktı. Yani, 2020’de Korona Pandemisi vesilesiyle yerli jargona da girmeye başlayan ‘medikal istihbarat’ kavramının literatürde 81 yıllık bir tarihi var.

Zaten Amerikalılar, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bu tür spesifik kavramların mucidi olagelmişlerdir. Ne var ki Amerikalılar, Kovid-19 pandemisinin özellikle de başlarında kavramın hakkını veremeyecek ölçüde başarısızlığa düçar oldular pandemide.

İlginizi çekebilir!  Sosyalleşmek mi Yalnız Kalmak mı?

Kovid-19 Pandemisi’nden üç buçuk yıl önce, 5 Temmuz 2016’da yayınlanmış ‘Medikal istihbarat, güvenlik, küresel sağlık: Yeni sağlık ajandasının temelleri’ başlıklı makalede ABD’de 2000 yılında hazırlanmış bir medikal istihbarat raporuyla ilgili önemli ayrıntılar yer alıyor. G. Bowsher, C. Milner ve R. Sullivan’ın ortak çalışması olan bu makaleye göre ABD Ulusal İstihbarat Konseyi 2000 yılında ‘Küresel hastalık tehdidi ve bunun ABD açısından sonuçları’ başlıklı bir rapor hazırladı.

Ladin’i Aşı İle Bulma Planı

Aynı makalede medikal istihbaratla ilgili ilginç bir anekdot da bulunuyor. Bu makalede 2 Mayıs 2011’de Pakistan’da öldürülen El Kaide Lideri Usame bin Ladin’e yönelik suikast öncesinde de medikal istihbarat verilerinin kullanılmaya çalışıldığı belirtiliyor. Bu olay, o dönemde İngiliz gazetesi The Guardian tarafından gündeme getirildi.

ABD, 2011’de -öldürülmeden kısa bir süre önce- Pakistan’da olduğu istihbaratını aldığı Usame bin Ladin’i bu ülkenin her yerinde arıyordu. Bunun için zekice bir medikal istihbarat yöntemi de kullandı, her ne kadar bu plan sonradan suya düşse de… Plan şuydu:

CIA, Ladin’in bulunduğu yeri kesin olarak tespit etmek amacıyla saklandığı bölge olan Abbottabad’da sahte bir aşı programı başlattı. Bunun için bir Pakistanlı doktorla anlaşıldı. Ve bölgenin yoksul halkına aşı vurulmaya başlandı. Sahte aşı programı, Ladin’in özel kuryesi Ebu Ahmed el Kuveyti’nin takibe alınmasından sonra başlatıldı.

Maksat, Ladin’in yaşadığı evin tespit edilmesinden sonra orada bulunan kişinin gerçekten El Kaide Lideri olduğunu teyit etmekti. Bunun için de Ladin’in, daha doğrusu onun yakın soyundan birinin DNA’sına ihtiyaç vardı. Yani aşı vurma planı, Ladin’in alt soyundan birinin DNA’sına erişmek içindi. Sahte aşı programı kapsamında Ladin’in çocuklarından elde edilecek DNA, 2010’da ABD’de ölen kız kardeşinin DNA’sı ile eşleştirilmeye çalışılacaktı.

İlginizi çekebilir!  Fırat'ın Doğusu - Amerika - PKK/YPG

CIA’in anlaştığı Pakistanlı doktor, bu amaçla civardaki yoksul köylerde Hepatit B aşısı yapmaya başladı. Derken doktor, daha varlıklı kişilerin ve Ladin’in yaşadığı banliyöye gidince Pakistan gizli servisi ISI’nin dikkatini çekti, böylece doktora takip-tarassut başladı. Sonra doktor gözaltına alındı ve CIA hesabına casusluk gerekçesiyle tutuklandı. Böylece plan suya düştü. Nihayetinde ABD; Ladin’i öldürdü tabii, ama önceden DNA’sına erişme operasyonu başarısız oldu.

Bu örnek de göstermektedir ki; nihayetinde istihbarat, küresel teknolojik değişimlerin hızlandığı bir çağda medikal alan da dâhil her spesifik ve stratejik alanda etkili olmak zorundadır. Tıp da, fizik de, matematik de, edebiyat da, sinema da istihbaratın alanıdır, ama bugünlerde tarihte hiç örneğini görülmedik ölçüde öyledir. Nasıl ki gladyo, kasaturadan Kuantum Fiziği’ne uzanan evrimiyle zamana uyum sağlıyorsa istihbarat da, füzeden aşıya, makrodan mikroya uzanan ölçekte zamanın ruhunu yakalamalıdır.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.