Küresel intifada

Bercan TUTAR – 07 Mayıs 2024

 

Küresel intifada

Batılı küresel statükonun inşa ettiği duvarlardan herkes birer tuğla çekiyor

 

Filistinlileşen dünya ile Siyonistleşen dünya arasındaki amansız savaş daha da şiddetlenerek devam edecek. Hayatın hemen her alanında bu iki cepheyi temsil eden insanlar karşı karşıya. Sanat, akademi, siyaset, spor, moda, sağlık ve ekonomi gibi hemen her sektördeki vicdanlı ve ahlaklı insanlar Gazze’deki barbar soykırıma karşı çıkıyor. Hemen her gün dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insan sokak ve meydanlara akarak İsrail ve destekçisi Batılı siyasilerin 7 aydır Gazze’deki masum çocuk ve kadınları vahşice katletmesini lanetliyor. Son olarak Batı ülkelerindeki üniversiteler de bu savaşa dâhil oldu. ABD’de başlayan kampüs isyanı Avrupa ülkelerindeki üniversiteleri de sardı. Gazze’deki direniş iradesi ile birleşen küresel vicdanın başkaldırısı daha şimdiden soykırımcı Siyonistlerin ve Batılı destekçisi Siyonazilerin kimyasını alt üst etmiş durumda. Aslında dünyanın dört bir yanında küresel çapta bir ‘İntifada devrimi’ yaşanıyor. Batılı küresel statükonun inşa ettiği duvarlardan herkes birer tuğla çekiyor. Böyle devam ederse sadece İsrail’i koruyan duvarlar değil Batılı emperyalist sistemin duvarları da büyük bir gürültüyle devrilecek.

Batılı uzmanların da işaret ettiği gibi İsrail soykırımına koşulsuz destek veren Avrupa ve ABD’li siyasi sınıflar bir tek dünyanın geri kalanını değil kendi ülkelerini ve halklarını da kurumsal ve sosyo-ekonomik krizlere sürüklüyor.

Kurumsal krizlerin en büyük göstergesi de üniversitelerde başlayan isyandır. Çünkü bu isyanlar hem Batılı hükümetlerin işleyiş biçimini sarsacak hem de geleceğin teknoloji uzmanlarının, yatırımcılarının ve siyasi sınıflarının kaynağını oluşturan üniversitelerin yaslandığı temelleri alt üst edecektir.

Çünkü üniversitelerdeki krizde öğrenciler sadece psikopat Batılı siyasi liderlerin Gazze soykırımına verdiği ahlaksız desteği eleştirmiyor. Aynı zamanda hem finansal hem de ideolojik açıdan Batılı devletler için artık sürdürülemez hale gelen ve bir çöküşü simgeleyen üniversitelerdeki eğitim sistemini de hedef alıyor.

Zira artık mali açıdan karşılanamaz bir ekonomik yüke dönüşen üniversite eğitimi ideolojik açıdan da iflas ediyor. Üniversitelerde Gazze’deki protestolara karşı devreye sokulan polis şiddetinin de gösterdiği gibi bilimin ve insanlığın yerini artık soykırımcı değerleri savunan bir anlayış egemen konumda.

Filistin yanlısı öğrenci protestoları dalgasını polis şiddeti ile bastıramayan İsrail yanlısı Batılı zengin Siyonaziler, şimdi de üniversitelere yaptıkları yardımları kesmekle yani rektörleri, öğrenci ve öğretim görevlilerini ekonomik şiddetle de tehdit ediyor.

Üniversiteler aslında bazı Batılı filozofların da sık sık dile getirdiği gibi insanların ‘buluşabileceği ama anlaşamayabileceği de’ bir ortak alanı temsil eder. Bu bağlamda üniversitenin varlık nedeni ifade özgürlüğüdür. Bunun özü de her tür fikrin tartışılabilir olmasıdır. Bu bir akademik ve ahlaki zorunluluktur.

Ancak düşünce özgürlüğünde dünyanın en ateşli havarisi kesilen ABD, üniversitelerdeki protestoları kaba güçle bastırıyor. Soykırıma karşı çıkan öğrencileri okuldan atmakla, rektör ve öğretim üyelerini görevlerinden uzaklaştırmakla, hapse atmakla, işsiz ve aç bırakmakla tehdit ediyor.

Bu çerçeveden bakınca Gazze’deki direniş ve küresel vicdanın Batı’nın ikiyüzlülüğünü bütün çıplaklığıyla deşifre ettiğini görüyoruz. İsrail’e en büyük ve sorgusuz desteği veren Almanya’da bile öğrenciler isyan ediyor. Berlin’deki Hür Üniversitesi’nde çadır kuran öğrenciler ‘Sömürgecilik bir metafor değildir!’, ‘Biz Binleriz, milyonlarız, hepimiz Filistinliyiz!’, ‘Utan Almanya!’ ve ‘İsrail bir terör devletidir!’ pankartları açarak direnişe geçti.

Bu gelişmeler Batı için beklenmeyen ve ezber bozan olayladır.

Batılı emperyalistler üniversitelerdeki ve sokaklardaki isyanı istediği kadar ‘uluyan kalabalıklar’ diye aşağılasın. Onlar kelimelerle bir savaşın kazanılamayacağın düşünüyor. Oysa çok fena yanılıyorlar. Çünkü iktidar önce dilde kurulur. Filistinlileşen dünya belki emperyalistleri silahla durduramıyor şimdi. Fakat onların dilde kurduğu sahte dünyayı kelimelerle yıkmaya başladılar. Kelimeleri yıkılan ve manipülatif ideolojilerinin foyası ortaya çıkan soykırımcı Batılı sistemin kendisi de er veya geç yıkılacaktır. Bu bağlamda küresel İntifada karşısında savunmaya geçen; özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları gibi değerlere dayalı bütün felsefi paradigmalarının ne kadar sahte ve iki yüzlü olduğu deşifre olan Batılı hokkabazların kurduğu emperyal dünya temellerinden sarsılıyor. Bu nedenle vahşete ve soykırıma dayalı küresel sistemin yıkılması artık bir ihtimal değil bir zaman meselesidir. Az kaldı…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

bercan tutar banner

Bercan TUTAR – 07 Mayıs 2024

 

Küresel intifada

Batılı küresel statükonun inşa ettiği duvarlardan herkes birer tuğla çekiyor

 

Filistinlileşen dünya ile Siyonistleşen dünya arasındaki amansız savaş daha da şiddetlenerek devam edecek. Hayatın hemen her alanında bu iki cepheyi temsil eden insanlar karşı karşıya. Sanat, akademi, siyaset, spor, moda, sağlık ve ekonomi gibi hemen her sektördeki vicdanlı ve ahlaklı insanlar Gazze’deki barbar soykırıma karşı çıkıyor. Hemen her gün dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insan sokak ve meydanlara akarak İsrail ve destekçisi Batılı siyasilerin 7 aydır Gazze’deki masum çocuk ve kadınları vahşice katletmesini lanetliyor. Son olarak Batı ülkelerindeki üniversiteler de bu savaşa dâhil oldu. ABD’de başlayan kampüs isyanı Avrupa ülkelerindeki üniversiteleri de sardı. Gazze’deki direniş iradesi ile birleşen küresel vicdanın başkaldırısı daha şimdiden soykırımcı Siyonistlerin ve Batılı destekçisi Siyonazilerin kimyasını alt üst etmiş durumda. Aslında dünyanın dört bir yanında küresel çapta bir ‘İntifada devrimi’ yaşanıyor. Batılı küresel statükonun inşa ettiği duvarlardan herkes birer tuğla çekiyor. Böyle devam ederse sadece İsrail’i koruyan duvarlar değil Batılı emperyalist sistemin duvarları da büyük bir gürültüyle devrilecek.

Batılı uzmanların da işaret ettiği gibi İsrail soykırımına koşulsuz destek veren Avrupa ve ABD’li siyasi sınıflar bir tek dünyanın geri kalanını değil kendi ülkelerini ve halklarını da kurumsal ve sosyo-ekonomik krizlere sürüklüyor.

Kurumsal krizlerin en büyük göstergesi de üniversitelerde başlayan isyandır. Çünkü bu isyanlar hem Batılı hükümetlerin işleyiş biçimini sarsacak hem de geleceğin teknoloji uzmanlarının, yatırımcılarının ve siyasi sınıflarının kaynağını oluşturan üniversitelerin yaslandığı temelleri alt üst edecektir.

Çünkü üniversitelerdeki krizde öğrenciler sadece psikopat Batılı siyasi liderlerin Gazze soykırımına verdiği ahlaksız desteği eleştirmiyor. Aynı zamanda hem finansal hem de ideolojik açıdan Batılı devletler için artık sürdürülemez hale gelen ve bir çöküşü simgeleyen üniversitelerdeki eğitim sistemini de hedef alıyor.

Zira artık mali açıdan karşılanamaz bir ekonomik yüke dönüşen üniversite eğitimi ideolojik açıdan da iflas ediyor. Üniversitelerde Gazze’deki protestolara karşı devreye sokulan polis şiddetinin de gösterdiği gibi bilimin ve insanlığın yerini artık soykırımcı değerleri savunan bir anlayış egemen konumda.

Filistin yanlısı öğrenci protestoları dalgasını polis şiddeti ile bastıramayan İsrail yanlısı Batılı zengin Siyonaziler, şimdi de üniversitelere yaptıkları yardımları kesmekle yani rektörleri, öğrenci ve öğretim görevlilerini ekonomik şiddetle de tehdit ediyor.

Üniversiteler aslında bazı Batılı filozofların da sık sık dile getirdiği gibi insanların ‘buluşabileceği ama anlaşamayabileceği de’ bir ortak alanı temsil eder. Bu bağlamda üniversitenin varlık nedeni ifade özgürlüğüdür. Bunun özü de her tür fikrin tartışılabilir olmasıdır. Bu bir akademik ve ahlaki zorunluluktur.

Ancak düşünce özgürlüğünde dünyanın en ateşli havarisi kesilen ABD, üniversitelerdeki protestoları kaba güçle bastırıyor. Soykırıma karşı çıkan öğrencileri okuldan atmakla, rektör ve öğretim üyelerini görevlerinden uzaklaştırmakla, hapse atmakla, işsiz ve aç bırakmakla tehdit ediyor.

Bu çerçeveden bakınca Gazze’deki direniş ve küresel vicdanın Batı’nın ikiyüzlülüğünü bütün çıplaklığıyla deşifre ettiğini görüyoruz. İsrail’e en büyük ve sorgusuz desteği veren Almanya’da bile öğrenciler isyan ediyor. Berlin’deki Hür Üniversitesi’nde çadır kuran öğrenciler ‘Sömürgecilik bir metafor değildir!’, ‘Biz Binleriz, milyonlarız, hepimiz Filistinliyiz!’, ‘Utan Almanya!’ ve ‘İsrail bir terör devletidir!’ pankartları açarak direnişe geçti.

Bu gelişmeler Batı için beklenmeyen ve ezber bozan olayladır.

Batılı emperyalistler üniversitelerdeki ve sokaklardaki isyanı istediği kadar ‘uluyan kalabalıklar’ diye aşağılasın. Onlar kelimelerle bir savaşın kazanılamayacağın düşünüyor. Oysa çok fena yanılıyorlar. Çünkü iktidar önce dilde kurulur. Filistinlileşen dünya belki emperyalistleri silahla durduramıyor şimdi. Fakat onların dilde kurduğu sahte dünyayı kelimelerle yıkmaya başladılar. Kelimeleri yıkılan ve manipülatif ideolojilerinin foyası ortaya çıkan soykırımcı Batılı sistemin kendisi de er veya geç yıkılacaktır. Bu bağlamda küresel İntifada karşısında savunmaya geçen; özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları gibi değerlere dayalı bütün felsefi paradigmalarının ne kadar sahte ve iki yüzlü olduğu deşifre olan Batılı hokkabazların kurduğu emperyal dünya temellerinden sarsılıyor. Bu nedenle vahşete ve soykırıma dayalı küresel sistemin yıkılması artık bir ihtimal değil bir zaman meselesidir. Az kaldı…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.