Ferhat ÜNLÜ – 12 Şubat 2024
İnsan, zamanının çocuğudur. Hiç kimse; kendi zamanından azade bir ekonomik, sosyolojik, politik iklimin içinde var olamaz. Tıpkı hayat gibi insan da zaman ile kaimdir. Bu yazıda zamanın paranın üzerindeki etkilerine, bir süredir içinde bulunduğumuz ekonomik buhranı kronolojik açıdan analiz ederek bakmaya çalışacağız.
Çünkü işin doğrusu, son dönemlerde enflasyonun etkisiyle paranın değeri haddinden fazla azaldığı için zaman kavramını bir parça yitirmeye başladık.
Misal sokaktan geçerken bir vatandaşa ekonomik kriz tam olarak hangi senenin hangi ayı başladı diye bir soru sorsak tatmin edici bir yanıt alma ihtimalimiz düşüktür. İşte bu yüzden sizler için krizin kronolojisini; sanki ayların, günlerin kronometresini tutuyormuşçasına çıkarmaya gayret edeceğim.
26 Ocak günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı kıymetli devlet büyüğümüz Sayın Cevdet Yılmaz’la Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir görüşme yaptık. World of Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni Reşit Kemal As’la birlikte…
Cevdet Bey’le ekonomi meselesini sadece emekli maaşları bağlamında konuştuk. Yılmaz; devletin bu konuda üzerine düşeni, bütçe sınırlarını zorlayarak yaptığını ve yapmaya devam edeceğini söyledi.
Biz gelelim krizin kronolojisine… Ben krizin miladını 20 Mart 2021 olarak alıyorum. O tarihte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Başkanı Naci Ağbal görevden ayrıldı. Pandeminin son evrelerinde ekonomik krizin etkileri derinden yüzeylere çıkmaya başlamıştı, Ağbal’ın gidişi ile bu süreç hızlandı. Merkez Bankası’ndaki görev değişimi bağlamında makro ekonomiden mikro ekonomiye, yani keselerimize uzanan kriz yolculuğu böyle başladı.
Koronavirüs pandemisi Mart 2021 itibarıyla halen devam ediyordu. Henüz fatura çıkmamıştı, ama küresel ve milli anlamda bir ekonomik depreme gireceğimizin işaretleri vardı.
MAYIS 2023 ÖNEMLİ BİR MİLAT
Mart 2021 ile Mayıs 2023 arasındaki 2 yıl 2 aylık evrede enflasyon ve dolayısıyla fiyatlar sürekli yükselme eğilimi içinde oldu. Derken Mayıs 2023’te Türkiye, kuruluşunun Yüzüncü Yılı’nda zorlu bir seçim atlattı ve seçimden sonra yeni bir ekonomi yönetimi işbaşına geldi.
Ekonomi yönetiminin kaptanlığını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz yürütüyor. Tıpkı kendisi gibi bu işlerin erbabı olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le birlikte gemiyi doğru rotaya oturttular ve o rota üzerinde ilerlemeye devam ediyoruz.
Ekonomi yönetimi; Mayıs 2023’ten beri liyakat sahibi, toparlanıyoruz, fakat bir süre daha acı reçeteye devam edeceğiz.
FAİZ, ZAMANIN PARA ÜZERİNDEKİ ARTIK DEĞERİDİR
Ekonomide özellikle enflasyonist baskının yoğunlaştığı dönemlerde en çok konuşulan konulardan biri faiz meselesidir. Faiz -Marksist jargonla söyleyeyim- zamanın para üzerindeki ‘artık değeri’dir. Faiz, evlat olsa sevilmez, ama bazen sevmeseniz de tahammül etmek zorunda kalırsınız.
Bir süre daha faiz artırımı ile devam etmemiz lazım, fakat faiz artırmaya ihtiyaç duymayacağımız dönemler de gelecek. Artık değer, Karl Marx’ın kavramıdır. Marx, üç cilt ekonomi politik kitabının, Das Kapital’in yazarıdır ama hanımı dermiş ki, “Karl, kapital üzerine bu kadar düşünüp yazacağına biraz kapital kazanıp biriktirseydi.”
Faiz; Marx’a göre de sermayenin işine gelir, ‘küresel sermaye tefecisi’ne borcumuzu ödeyip çıkacağız. Marx, artık değere aslında olumsuz bir anlam yükler. Üretilen artık değere işçi, yani proletarya yerine sermaye konduğu için…
“Artık değer işçinin, proletaryanın hakkıdır” der. Ama artık değer sermayenin cebine gider. İşte faiz de küresel sermayenin cebine gidiyor, son tahlilde.
Gelelim Merkez Bankası’nda ocak ayında yaşanan görev değişimine…
Hafize Gaye Erkan, görevini iyi yaptı. Gidişinin sebebi medyaya konuşmasıdır. Erkan’ın o röportajı vermesi bir milat oldu. Şöhret, bazı işler için risklidir. Erkan, işini iyi yapan biriydi. Bu işlerde temel şifre basından uzak durmak. Bizim medya adamı zirveye de çıkarır, dibe de indirir. Gaye Erkan görevini yaptı, kötü de ayrılmadı. Hayatını bir röportajla gözler önüne sermese halen görevine devam ediyor olabilirdi.
Yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın liyakat sahibi olduğunu yönünde görüşler işitiyoruz. Mayıs 2023’ten bu yana uygulanan para politikaları devam edecektir.
KRİZİN GİRİŞ, GELİŞME VE SONUCU ÜZERİNE…
Ve şimdi tekrar kronolojiye dönelim. Demek ki bu tünele girişimiz Mart 2021. Ekonomik buhranın miladını 20 Mart 2021 olarak alırsak… Tünelin ucundaki ışığı görmek için tedbirli biçimde hızlanmaya başladığımız zaman dilimi ise Mayıs 2023 seçimleri sonrası. Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’ın gelişiyle başlayan süreç. Ne zamandan beri iyiye gidiyoruz. 2024 Haziranı tünelin çıkışına yaklaştığımız dönem ve önümüzdeki senenin ortalarını da tünelden çıkış olarak görmek lazım. Ve 2026’da tekrar eski günlere, yani tek haneli enflasyon rakamlarına ineceğiz.
Bu bir kriz değil, buhran… Ama buhrandan çıkmaya başladık, çıkacağız. Yeter ki vazifeye liyakat prensibine uyalım. Yazının başlığını önce krizin başlangıcı, ortası ve bitişi üzerine diye attım, sonra değiştirdim. Karl Marx olsa ‘üzerine’ ile biten başlığı tercih edebilirdi. Filozoflar, ‘üzerine’ kelimesini sık kullanırlar. Ama 19. Yüzyıl’da, felsefe çağında yaşamıyoruz.
Krizin kronolojisi ve kronometresi günümüz için daha albenili bir başlık gibi göründü. Dedik ya, insan zamanın çocuğudur. Tünelin ucundaki ışığa en kısa vadede erişmek dileğiyle…