fatih ünlü iyilik eden iyilik bulur

Fatih ÜNLÜ – 09 Ocak 2024

Herkes gibi tüm çalışanlar ve tüm emekliler güzel bir hayatı hak ediyorlar. Bunun için de iyi bir maaş şart.

Güzel bir hayat için iyi bir maaş prensibi elbette herkes için geçerlidir. Ama biz bu yazımızda -son altı ayda özel bir durum oluştuğu için- öncelikle emeklilerimizin durumunu ele alacağız. Sonra da işin hak ve sorumluluk boyutuna değinmeye çalışacağız.

Emeklilerimiz 6 ay önce -o anki ekonomik ortamda- yüzde 25 oranı ile beklentilerin çok gerisinde bir maaş artışı aldılar. Kök aylığı düzenlemesinden dolayı Temmuz’da herhangi bir artış alamamış emeklilerimiz de var.

Şimdi bu yılın ilk zam döneminde SSK’lılar, Bağkur’lular, memur emeklileri ve yaşlı aylığı alanlar, kısaca tüm emekliler haklı olarak iyi bir maaş zammı bekliyorlar.

Emekli maaşı alan vatandaşlarımızın sayısı 16 milyona yakın. Farklı ortamdaki yorumlardan, emekli görüşlerinden bazı beklentiler öne çıkıyor. Bunlardan bazıları şöyle:

– 6 ay önce memura yapıldığı gibi emekliye de oran artışının ötesinde seyyanen bir zam yapılması,

– En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çekilmesi veya 15.000 TL gibi bu miktara yakın bir şekilde ayarlanması,

– En düşük alanlara daha yüksek bir artış verilmesi ve herkese yapılacak kademeli artışta ödenen prim gün sayısına ve ödenen meblağa da dikkat edilmesi,

– Kök aylık konusuna bir çözüm getirilmesi,

– Artışlar verilirken, bunların erimemesi için piyasaların çok iyi kontrol edilmesi.

Bu beklentiler ışığında, önümüzde iki seçenek var. Ya çoğu insanı memnun edecek iyi bir çözüm ya da bir hayal kırıklığı.

İlk seçeneğin, memnuniyet seçeneğinin gerçekleşmesi için emeklilerimizin durumunu iyileştirme noktasında imkânları sonuna kadar zorlamak lazım.

Temel amaç emeklilerimizin de bir nebze sevinmeleri ve rahat etmeleri olmalı. Özellikle yıllar içerisinde emekli maaşlarında yaşanan ciddi erime de göz önüne alınınca, bu daha da “elzem” hale geliyor.

Düşük geliri olan ve yaş ilerledikçe sağlık sorunları da giderek artan emeklilerimizin rahat etmeleri, sıkıntılarının bir nebze azalması ve kalpten duaları… İnanın, onların ah’larına değil, samimi ve içten dualarına ihtiyacımız var.

İşin teknik yönü düşünüldüğünde de, emekliye ve ücretliye verilen hakkaniyetli artışlar ekonomik canlanmaya en çok katkı sağlayan unsurların başında geliyor. Bu tür artışların hemen ekonomik çarkları harekete geçirdiği hepimizin bildiği bir husus: Birikmiş borçlar ödenir, acil ihtiyaçlar karşılanır, alınabilecekler alınır, velhasıl piyasalar hareketlenir.

Bu tür artışların talep üzerinden enflasyona kısmi bir etkisi olabilir ama muhtelif önlemlerle, özellikle üretimi artırıcı önlemlerle bunun çok sınırlı kalması temin edilebilir. Zaten bu insanlar çoğunlukla ihtiyaçları olanları alacaklar. Hiç olmazsa, borçla harçla değil, daha rahat alırlar.

Evet, alınacak önlemlerle, ücret artışlarının ciddi bir içtimai, toplumsal gayrete ve bir üretim hamlesine vesile olması da temin edilebilirse, maaş artışların ekonomik getirisi ve çarpan etkisi de o oranda yüksek olur.

Emekli maaş artışları yapılırken -birçok kişinin talep ettiği üzere-, asgari geçim şartlarına dikkat edilmesinin yanı sıra prim gününe ve ödenen meblağa da dikkat edilmesi şüphesiz hakkaniyetli bir yaklaşım olur.

Bu hususa dikkat edileceği dile getiriliyor -ki prim günü yüksek olanlar için makul bir farklılaştırma yapılması çokça dile getirilen haklı bir talep-.

İyi çalışılırsa, bu konuda da herkesin kabul edebileceği formüller bulunabilir. Tüm emeklilere çok iyi bir artış sonrasında, prim günü yükseldikçe yükselecek ilave makul bir artışla bir farklılaştırma yapılabilir.

Orta vadede ise çalışan – emekli oranının düşmesi gibi kritik hususları da dikkate alacak şekilde tüm emeklilik sistemimizin hakkaniyetli bir revizyona ihtiyacı var.

Hakkaniyetli Bir Artış

Memur emeklileri toplu sözleşme farkı dolayısıyla yüzde 49,25 ile diğer emeklilere göre daha iyi bir artış alacaklar.

Bu çerçevede, bir formül olarak SSK ve Bağkur’a da refah payı verilerek onların artış oranının da yüzde 37,5’den yüzde 50’ye çekilmesi ihtimalinden bahsediliyor. Bu kimin fikri bilemiyorum ama böylesi bir yaklaşım hiçbir surette ihtiyacı gidermeye yetmez.

İlginizi çekebilir!  ABD Yeni Başkanı Yanında Dünyanın 4 Yıllık Geleceğini de Seçerken - Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Bu artış yeterli olmayacağı için hem SSK ve Bağkur’luları, hem de 6 ay öncesinin mağdurlarından olan memur emeklilerini sükut-u hayale uğratır. Ben şahsen bundan çok daha iyisinin yapılacağını, yapılabileceğini düşünüyorum. Emeklilerimiz de zaten daha iyisini bekliyor ve hak ediyorlar.

İlk başta, bütün emeklilere 6 ay önce enflasyon kaynaklı ekonomik kayıpların ve beklentilerin çok gerisinde bir artış verildiğini biliyoruz. Bunun öncelikle telafi edilmesi gerek.

Bu durumun telafisi için verilmiş sözler de var. İlk başta, bu mağduriyetin Meclis açılınca Ekim’de giderileceği dile getirildi. Bir sebeple bu mümkün olmadı ve ümitler Ocak ayındaki artışa kaldı. Artık bu ümidin boşa çıkmaması, boşa düşürülmemesi gerekiyor.

Şayet 2023 Ekim ayında emeklilerin kaybını telafi edecek bir düzenleme yapılabilseydi, şimdiki oransal artış yükseltilmiş maaş üzerinden hesap edileceği için çok daha yüksek rakamlara tekabül ederdi.

Bu artış gerçekleşmediği için, şimdi elden gelen en iyi zammı -en düşük maaş alanlar gibi özel durumu olanları da gözeterek ama hiçbir emekli kesimini unutmadan ve kimseyi küstürmeden- yapmak lazım.

Tüm emeklilerimizin, SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı’ndan emekli olanlarla yaşlı aylığı alanlarımızın bu genel paket içerisinde ele alınmaları ve hiçbir unsurun unutulmaması gerekiyor.

Çünkü ihtiyaç duyan tüm kesimler aynı anda düşünülmezse ve -6 ay önce sırf memurlara has bir düzeltme yapılması gibi- münferit düzenlemeler yapılırsa, bu  toplum kesimleri arasında gereksiz bir “çekişmeye” de sebep olabiliyor.

Bir de şu husus önemli: Bazı uzmanlarımızın görüşlerine göre, seçimden sonra ekonomik sıkılaşmanın daha da yoğunlaşmasını bekleniyor. Dolayısıyla, bu dönemde emekliye de çok iyi bir maaş artışı verilmesi hem emeklilerin gönlünün alınması hem de o ekonomik sıkılaşma virajına daha sağlam girilmesi bakımından ilave bir önem arz ediyor.

Özetle, emekliye “Hakkım helal olsun.” dedirtecek hakkaniyetli bir artış toplumumuzun genelini çok çok rahatlatacak müspet bir yaklaşım olur. Umarız beklentiler önemli ölçüde karşılanır.

Emekliler için  son 6 ayda özel bir durum oluştuğu için, bu yazımızda emeklilerin maaş durumunu öne çıkardık ama şunu da güçlü bir şekilde dile getirelim: İmkânlar dahilinde, hakkaniyetli, iyi bir  maaş tüm çalışanların hakkıdır şüphesiz.

Burada, küçük bir parantez açalım. İyi bir ücret skalasının ötesinde, çalışanlarımıza eğitimle sürekli yeni beceriler, yetenekler kazandırıp onların asgari ücretin çok ilerisinde süper iyi maaşlar almalarını temin edebilirsek, bu hem çalışma hayatımıza yeni bir dinamizm getirir hem de devlet istihdamı üzerindeki baskıyı  azaltır.

Bunun AR-GE’ye, ihracat yapımızın teknoloji yoğuna doğru evrilmesine, işgücünün sürekli eğitimine vs. bakan birçok boyutu var ama yazımızın konusu maaşlar olduğu bu hususlara değinemeyeceğiz.

Evet, tüm bu arz ettiklerimiz işin hakkaniyetli bir ücret tarafı, bir de işin sorumluluk tarafı var.

Maaşı Helal Kılacak Samimi Bir Gayret

Emekli zammı özelinde emekliye, yazının son kısmında da çalışana hakkının verilmesinin önemini dilimiz döndüğünce kısmen arz ettik. Söylediğimiz gibi, işin hak boyutunun yanı sıra bir de sorumluluk boyutu var.

Devlete ve işverene, çalışanlarına hakkaniyetli ve iyi bir maaş vermek düşer. Çalışanlara da aldıkları parayı haketmek için verimli bir çalışma ve gayret düşer.

Emanet bilinci bu noktada kilit bir kavramdır. Bir anlamda, çalışanın geçim işi  çalıştırana, çalıştıranın yapılması gereken işleri de çalışana emanettir. İki tarafın da bu emanet şuuru içerisinde hareket etmeleri olması gerekendir, işin en idealidir.

Özellikle işi vatandaşa hizmet olan memurların veya insanların kullanımı için önemli ürünler imal eden kimselerin yaptıkları işi zorsunmadan hakkıyla ve güzel bir şekilde yapmaları elzemdir ve bu tür görevler bu şuurla yapıldığında, toplum için de eşsiz bir nimet haline gelir, bereketlenir.

İlginizi çekebilir!  Yüzüncü Yılımız Kutlu Olsun

Benzer şekilde, devlete ve emeklilik sistemine de emeklilere hakkaniyetli ve iyi bir maaş vermek düşer. Emeklilerimize de imkânlar dahilinde topluma tecrübeleriyle katkı sunmaya devam etmek  düşer. Bu nasıl olabilir, kısaca bir giriş mahiyetinde inceleyelim.

Malum, EYT ile emekli olan kardeşlerimizin yarıya yakını çalışmaya devam ediyorlar. Yani çalışma hayatına, ekonomiye katkı sunmaya ve prim ödemeye devam ediyorlar.

Bir işte çalışmayan emeklilerimizin de fikirleriyle, imkânlar dahilinde yapacakları ekonomik faaliyetlerle, yılların tecrübesini insanlara aktarmalarıyla ve insan yetiştirmeye katkılarıyla üretici olmaya devam etmeleri toplum için eşsiz bir nimet olur. Tabii ki yaşlarıyla uyumlu, rahat bir tempoda. Böylece emeklilerimiz üretici olmanın ummanlar gibi engin huzurunu telaşsız bir tempoda hâlâ yaşayabilirler.

Özellikle durumu uygun olanlar için girişimcilik ve istihdam oluşturma boyutu çok önemli. ODTÜ Mezunlar Birliği Vakfından (ODTÜ MEBİVA) kıymetli bir arkadaşımızın EYT’liler özelinde güzel bir önerisi olmuştu. Mesaj çok öncelerden  olduğu için bu güzel önerinin sahibi arkadaşımızın ismini bulamadığımdan, buraya da yazamadım, hakkını helal etsin. Bulursam, sonra yazarım. Bu güzel öneriyi küçük ilavelerle aşağıda arz edeyim.

Çoğu orta yaşta ve ekonomik açıdan çok üretken dönemlerinde olan yeni emeklilerimizin…

İyi çalışılmış programlar, nitelikli eğitimler ve teşviklerle ihtiyaç duyulan alanlarda istihdam oluşturacak işletmeler kurmaya,  girişimciliğe ve ihracata yönlendirilmeleri, özendirilmeleri.

Bu girişimler tarım alanında, turizm alanında olabilir, yazılım alanında olabilir, bir kooperatifin kurulmasına öncülük suretinde olabilir… Yöre, yöre ihtiyaç ve potansiyel neredeyse, o alanlarda olabilir.  

Emeklinin ücretli olarak çalışması da topluma bir katkıdır ama bunun yeni iş arayanlar için bilinen birçok mahzuru da var. En iyisi mümkün olan durumlarda emeklinin müteşebbis de olması. Gün görmüş ve tecrübeli bu insanların kuracakları -doğru planlanmış- işletmelerin kısa sürede başarılı olup kâra geçebileceğini de umabiliriz.

Şimdi de memurlar cephesine kısaca bakarak yazımızı tamamlayalım. Memurlarımız nispeten iyi maaş alıyorlar ve işini iyi yapanlar da bunu fazlasıyla hak ediyorlar. Bundan 50-60 yıl kadar önce “kızımız kıt kanaat geçinebilir” düşüncesiyle memura kız vermekten kaçınanların bile olduğu düşünülünce, şimdiki maaş seviyeleri  memurlarımız açısından çok daha iyi gerçekten.

Muhtemel ekonomik krizlerden vs. daha az etkilenen bu milyonlarca memur kardeşimize çok önemli bir görev ve sorumluluk düşüyor: Yaptıkları işi özenli ve güzel yapmak, milletin hakkını korumak, vatandaşa âmir gibi değil, bir kardeş gibi davranmak. Devletin ve yönetimin güler ve etkin bir yüzü olmak, işlerin daha iyi yapılması için yeni fikirler üretmek ve kurallar dahilinde işleri kolaylaştırmak, zorlaştırmamak…

Memur, devlet adına hareket ettiği için zaten güçlüdür. Özellikle hizmet birimlerinde ilave bir güç gösterisi abes olur. Suç işleyenler ayrı, onlara da orantılı mukabele gerekir.

Güvenlik hizmetleri boyutu için de temel yöntem, vatandaşın dostu ve suçlunun da amansız bir takipçisi olunmasıdır, olunabilmesidir.

Zaten vatandaşına güç gösterisi yapan sistemlerin asıl güçlerini göstermeleri gereken yerlerde acze düştükleri günümüzden ve tarihi birçok örnekle sabittir.

Memur ve çalışan açısından önemli bir nokta da şudur. Her ortamda işini iyi yapmayan insanlar bulunabilir. Ama “su-i misal emsal olmaz”, Yani kötü örnek örnek olamaz. Bu bir Mecelle kaidesidir. Biz iyi örneklere bakmalıyız. Herkes kötüye bakarsa, ona öykünürse, düzelme nasıl mümkün olabilir? İyi niyetin ve iyi adımların bir yerden başlaması lazım.

Bu çerçevede, aldığımız maaşı helal ettirmek gayreti önemli bir şiardır, eşsiz bir prensiptir. Bu da şüphesiz durduk yerde olmaz, işini iyi öğrenmeyle ve iyi yapmakla olur, gayretle olur, yeni fikirlerle olur, millete hizmet kaygısıyla olur. Bu kaygıda olanların çok yararlı ve büyük işler yaptıklarına şahsen şahit olmuşluğum çoktur.

Allah’a emanet olun, dualarınızı bekleriz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.