Fatih ÜNLÜ – 05 Ocak 2024
Bugün, son günlerin en önemli gündem maddesi olan “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek…” Mitinginden sonra meydana gelen olayı ele almaya çalışacağız. Ama önce dua…
Önce Dua
Zamanın değirmeni her şeyi öğütüyor. Yıldızları bile. Bir tek Hayy ve Kayyum olan Kadir-i Mutlak Allah’ın Vech’i baki.*
Bu dünyanın kendisi fani olduğu gibi, bütün halleri ve acıları da fani. Sabırla yitip gidiyor bütün acılar zamanın rüzigârında, yaşanmamışa dönüyor. Yeter ki bir nebze ihlas ve gayret bulunsun kul dağarcığımızda… Sonrası zalime ukûbât, mazluma mükâfat.
Rabbimiz kullarına merhamet eylesin. Ve başta Filistinli kardeşlerimiz, dünyanın farklı coğrafyalarında zulüm gören tüm kullarına yardımını gani gani ihsan eylesin. Rabbimiz dünyayı barış ve huzur dolu, müreffeh, “güzel günlere” kavuştursun.
Tevhid Bayrağı
Ege Akersoy adlı bir üniversite öğrencisinin İstanbul’da “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek…” temalı mitingden dönen ve Tevhid bayrağı taşıyan bir vatandaşımıza yumruk atması günlerdir ülke gündeminde.
Kendisine yumruk atılan İsmail Aydemir kardeşimiz bir apartman görevlisi. Şehitlerimize rahmet okumak, Filistin’e destek olmak ve İsrail’i telin etmek için yılın ilk gününde yapılan Mitinge o da bir Tevhid bayrağıyla katılıyor.
Mitingden dönerken de Ege Akersoy adlı kişi Aydemir’in elindeki bayrağın Arapça olduğunu görünce -Aydemir’in ifadesine göre- “Sen Türk değil misin, burası Türkiye, Arap seviciliği mi yapıyorsun” gibi sözler sarfedip Aydemir’e ani bir yumruk atıyor. Bu ummadığı yumruğun etkisiyle yere kapaklanan Aydemir’in ağzı burnu da kanlar içinde kalıyor.
Bu noktadan sonra saldırganın peşini bırakmayan oradaki vatandaşlar ilerideki trafik polisi tarafından şahsın yakalanmasını sağlıyorlar. Olayın atılan yumruktan sonraki detayları çekilen videoda var.
Allah’a şükür, polis de yakında olunca iş daha da büyümüyor. Sonuç olarak, Akersoy gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor; şu anda da Marmara cezaevinde.
Bu olayı bir fırsat bilen çevreler, hemen başka bir gösterideki görüntüleri “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek…” Mitinginde yapılmış gibi gösterip tabiri caizse milleti tongaya düşürmeye ve sosyal bir tuzağa çekmeye çalışıyorlar. Ve önemli ölçüde başarıyorlar da. Çünkü ciddi bir gerginlik ve kamplaşma ortamı oluşturuyorlar.
Bu yaşananlar, oluş biçimi ve sonrasıyla, toplumsal huzurumuz açısından a’dan z’ye kaygı verici. Olayda ve sonrasında bir dizi yanlışlık var:
1-Ege Akersoy Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümünde son sınıf öğrencisi. Sosyal medya hesabından, Ümit Özdağ sempatizanı olduğu anlaşılıyor.
Akersoy başarılı bir öğrenci. Ama bir dünyayı iyi bilmekle birlikte, öbürüne de bir o kadar yabancı. Nedenlerini izah edeceğiz, yaşadığı olayı tam anlayamamış ve kendince tepkisini de babası yaşındaki bir kişiye şiddetli bir yumruk atarak göstermiş.
Olayın oluş tarzından, toplum planında maddi olarak iyi yetiştirdiğimiz gençlere maneviyat kazandırmada birçok eksikliğimizin olduğu da anlaşılıyor.
O bayrakta Kelime-i Tevhid yazıyor. İslam’ın ilk şartı olan Kelime-i Tevhid de Araplarla değil, şüphesiz İslam’la ilgilidir ve herhangi tek bir milletin değil, bütün insanlığın şiarıdır.
“Lâ ilâhe illallâh Muhammedü’r-rasûlullah” “Allah’tan başka İlah yoktur, Muhammed de O’nun Resuludur.” hakikati bütün alemlerin, Kâinatın hakikatidir.
Ve Araplar arasından Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yanı sıra Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin (R.anhum) gibi insanlık tarihinin en mümtaz örnekleri çıktığı gibi, yine Araplar arasından Ebu Cehil gibi, Peygamberimizin amcası olduğu halde ona en büyük eziyeti edenlerin başında gelen Ebu Leheb gibi inatçı, saldırgan ve en ölçüsüz kafirler de çıkmıştır.
Dolayısıyla önemli olan insanın Arap olması vs. değil, yuttuğu yoldur. Allah kullarının kalbine ve yaptıklarına bakar. İnsanlar eleştirileceklerse, ırkları üzerinden ve ırk bağlantısıyla değil, ancak yaptıkları üzerinden eleştirebilirler.
2-İkinci yanlışlık da şu: Bir kişi diğer bir kişinin elinde taşıdığı bir bayraktan veya başka bir metâdan kendince hangi intibaı edinirse edinsin, ona yumruk vurması asla kabul edilebilir bir şey değildir.
Kim böyle bir muamaleye maruz kalmak ister? İster dindar, ister laik olsun, toplumun hangi kesiminden olursa olsun, kimse böyle bir muameleyi hak etmez.
İnsanların birbirlerine böyle davrandıkları bir toplum yavaş yavaş yaşanılmaz bir toplum haline gelir. 12 Eylül öncesi günlerde yaşanan dehşetli hadiseleri, Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden sonra yaşananları, Madımak olayını, Başbağlar olayını, Gezi olaylarını ve nice provokasyonu bu güzide Ülkede biz yaşadık. Artık ders çıkarmamız ve huzurun ve kardeşliğimizin kıymetini bilmemiz lazım.
3-Üçüncü yanlışlık da şu: Olay sonrasında sosyal medyada ciddi bir kamplaşma oldu. Bu genci kahramanlaştıranlar olduğu gibi, ona ağır yüklenenler de oldu. Bu gibi durumlarda Cahit Zarifoğlu Ağabeyin o güzel dizelerini hatırlamalıyız:
Anlatabildik mi arkadaş. Acaba
Körebe bitti duvarı kaldır at.
Körebe ortamı ve bu tür kamplaşmalar işleri istenmeyen yerlere götürür ve bir sağırlar diyaloğuna sebep olur. Bu ortamda, insanlar yapmayacakları hataları yapar hale gelirler.
Olaya Tepkiler ve İşin Doğrusu
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır şöyle diyor:
“Anayasaya baş kaldıran, anayasal düzeni yıkmaya çalışan hilafet yanlıları mı tutuklanmalı yoksa daha yaşamının baharında olan ve burası Türkiye Cumhuriyeti diyen Türk genci mi tutuklanmalı? Ya da polisin yanında hilafet bayrağı açarak ona tokat atma cesareti gösteren hilafet yanlısı mı tutuklanmalı?”
Olay aslında, Kelime-i Tevhid bayrağını taşıyan bir kişiye, durumu yanlış değerlendiren başka bir kişinin yumruk atması ve ona zarar vermesi olayı.
Tevhid Bayrağı taşımanın ve detaylarını anlattığımız bu olayın Anayasa’ya başkaldırmayla ve anayasal düzeni yıkmayla ne ilgisi var?
Ali Mahir Başarır’ın bu yorumunu, gösterimde olan o manipülatif ve alakasız görüntülerin tesirinde yaptığını tahmin edebiliriz. Oysa her kesimden siyasetçilerin önce olayın künhüne vakıf olmaları, sonra da söyleceklerini dikkatli bir dille söylemeleri gerekmez mi?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, Akersoy’un babasıyla görüşmüş ve Akersoy’u ziyaret için İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer’i görevlendirilmiş. CHP yönetimi şiddeti asla savunmadıklarını dile getiriyorlar ve Akersoy’un tutuklanmasının da takipçisi olacaklarını söylüyorlar…
CHP’nin olayı bu kadar sahiplenmesi ve büyütmesinde muhtemelen biraz önce bahsettiğimiz başka bir mitingdeki görüntüleri “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek…” Mitinginde yapılmış gibi gösteren o manipülatif videonun etkisi var.
Yumruk olayının hemen sonrasında gösterime sokulan bu görüntülerle ilgili olarak, Cüneyt Özdemir “Sosyal Medyada Hilafet Dezenformasyonu Nasıl Yapıldı?” başlıklı bir YouTube videosu yayınlamış. Özdemir, videonun 17:12 – 23:06 dakikaları arasında meseleyi çok güzel izah ediyor.
O görüntüler de ayrıca konuşulabilir, olayın aslı nedir, tartışılabilir ama o görüntülerden kesip kırparak ve bunları 1 Ocak’taki mitingde yapılmış gibi göstererek çok büyük bir kitle ustaca kandırılmış ve kandırılıyor.
Hâl böyleyken, bu görüntüler daha dün yayınlanan bazı videolarda bile var… Bu dezenformasyonu yapanlar, milleti yanlış yönlendirmeye çalışanlar ve hâlâ da buna devam edenler kimdir? Bu kimselerin sosyal ortamı manipüle etmeleri bu kadar kolay olmamalı.
Yazımız uzadı, hakkınızı helal edin ama konu da önemli. Fatih Altaylı’nın tavrına da değinip yazımızı bitirelim. Fatih Altaylı sosyal medyada bu olaydan sonra “Eline sağlık” paylaşımında bulunmuş ama bu “Eline sağlık” ibaresini kim için söylediğini de belirtmemiş. Sonradan bu paylaşımını da silmiş. Gündemde yumruk olayı olduğu için “Eline sağlık” sözünün yumruk vuran genci övmek için yazdığını söyleyenler var. Altaylı olay sonrasında şunları söylüyor (videosundan birebir alıntı):
“Dün bu olaylar patlayınca, olaylar olmaya başlayınca ben bir tweet attım. Tek bir şey söyledim: “Elinize sağlık.” Hiçbir özne yazmadan. Hatta bunu yazarken de bir arkadaşım vardı. Dedi ki: “Abi, kimin eline sağlık?” Dedim ki: “Bak bakalım, kim ne anlayacak.” Çünkü yumruk atanı yakalayanların eline sağlık olabilir. Yumruk atanın eline sağlık olabilir. Herkesin olabilir, kim ne anlayacak? Abi, bir anda ne kadar adam varsa ortaya döküldü. Ve sanki ben yumruk atanın eline sağlık diyormuşum gibi. Halbuki ben bir şey demiyorum. Kim ne anlayacak, onu görmek istiyorum.
Ve ben basit bir soru sordum. Sorum şu: Hilafet bayrağıyla dolaşmak Anayasa’nın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerine karşı açılmış bir bayraktır o hilafet bayrağı. Yani siz Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine karşı eğer bir organizasyon yapıyorsanız, anayasal bir suç işliyorsunuz.
Yani bunun PKK’nın taleplerinden hiçbir farkı yok. PKK ne kadar Anayasaya aykırı bir tutum içerisindeyse, bu da böyle. Diyebilirsin ki PKK terör yapıyor. Tamam, PKK’nın terörist tarafı ayrı ama terörist olmayan destekçileri de var. Ve dedim ki, bunun ikisi de aynı suç kardeşim. İkisi de Anayasaya karşı gelme suçudur bunun.
Ha, şunu sakın yanlış anlama. Ben insanların gidip de birbirlerini yumruklamasını hoş görmüyorum. O delikanlı her ne kadar vatansever duygularla veyahut da cumhuriyetçi duygularla bu yumruğu atmışsa da, o yumruğu atmak onun işi değil, benim de işim değil, senin de işin değil. Kolluk kuvvetlerinin işi. Büyük ihtimalle o genç de kolluk kuvvetlerinin görevlerini yerine getirmemesinden dolayı belki de o yumruğu atmak zorunda kaldı. Çünkü durduk yerde kimse kimseye yumruk atmıyor.”
Konuşmanın içeriğinden Altaylı’nın da yukarıda bahsettiğimiz başka mitingden kesilen görüntüleri “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek…” mitinginde yapılmış gibi gösteren videonun tuzağına düştüğü anlaşılıyor. “Yani siz Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine karşı eğer bir organizasyon yapıyorsanız, anayasal bir suç işliyorsunuz.” diyor Altaylı.
Ne organizasyonu Fatih Altaylı? O mitingin konusu belli, düzenleyenler belli, atılan sloganlar belli, görüntüleri belli, o arkadaşın taşıdığı bayrağın Kelime i Tevhid bayrağı olduğu belli.
Meseleyi tam anladığınızdan emin değilseniz, nasıl bu kadar rahat konuşuyorsunuz? Yukarıda da yazdık, bu olayın Anayasaya karşı gelmeyle ne ilgisi var, bunun da ötesinde PKK ile ne ilgisi var. Öyle bir tablo çiziyorsunuz ki sanki ortada dehşetli bir Anayasa ihlali yaşanıyor, kolluk kuvvetleri de bu ihlale karşı görevlerini yerine getirmediklerinden -belki de- o genç de o yumruğu atmak zorunda kalıyor.
Bu algının yaşanan olayla en küçük bir ilgisi yok. Seyretmediyseniz, Cüneyt Özdemir’in videosunu seyredin. Fatih Altaylı gibi mesajları milyonlarca kişi tarafından okunan birisinin daha uyanık, daha dikkatli olması ve – teyid etmeden – her gördüğüne aldanmaması gerekmez mi? Ya da aldandığını anladığı zaman, tavrını farklılaştırması gerekmez mi?
Eskiden Fatih Altaylı köşe yazılarının sonunda “Nasıl Adam Oluruz?” başlığı altında bazen çok zekice tespitler yapardı. Şimdi biz de bu soruya günün ruhuna ve yazımızın içeriğine uygun bir cevap verelim:
“Fatih Altaylı gibi, Ali Mahir Başarır gibi, Ümit Özdağ gibi ve diğerleri gibi… (Bu isimleri bu olayda adları geçtiği için yazıyoruz, sözümüz hangi siyasi görüşten olursa olsun herkese) Toplum kesimleri üzerinde etkisi olan herkesin hassas konularda sözlerini ölçüp tartabildikleri, meramlarını hakaret kelimeleri kullanmadan açıkça anlatabildikleri ve toplumumuza iyi örnek olabildikleri zaman adam oluruz.”
Allah’a emanet olun, dualarınızı bekleriz.
===
* Abdullah Bera Yıldız’ın “O’nu Bilmeden Hiçbir Vahada Hayat Yoktur” adlı kitabından alıntı.