Haydar AS – 18 Kasım 2023
Her şey aslında MHP’yi ele geçirmek için büyük gayret sarf edildiği “tarla kurultayı”nda kendini apaçık belli ediyordu.
Sayın Akşener’in kendi iradesi ile böyle bir çılgınlık yapamayacağını herkes biliyordu aslında.
O günlerde yargıdan kongre kararı çıkarma tiyatrosunu hep beraber izlemiştik.
Şu an o yargı mensuplarının FETÖ’den tutuklu olmaları nasılda bildik bir yöntemle MHP’yi ele geçirmeye çalıştıklarının en büyük delili olmuş oluyor.
Dolayısıyla Sayın Akşener’in bir üst akıl tarafından yönetildiği, zaman ilerledikçe daha da belirginleşiyordu.
Hal böyle olunca tutarsızlık ve ilkesizlik partide alıp başını gidiyordu.
Önce Milliyetçi Muhafazakar bir parti…
Sonra Merkez Sağ parti….
Olmadı yelpazenin her renginden bir parti…
Diye diye savruluşlar partiyi neredeyse yok olma durumuna getirdi maalesef.
Üst akıl;
Önce, HDP destekli masaya oturttu…
Sonra, masadan kalkarak kendi hür irademi kullanayım derken…
O gizli el tekrar tıpış tıpış masaya oturtuyordu birden.
Tüm bu olup bitenler seçmen nezdinde karşılık bulmadığı gibi, parti tabanında da çözülmeleri başlatan hareketler olarak görünüyordu.
İttifaksız seçime girme;
Böyle bir durumda hangi seçmen gurubunun oyuna talip olacak merak ediyorum doğrusu. Veya hangi seçmen neden bu partiye teveccüh gösterecek acaba?
Bu sorular parti içinden de dillendiriliyor ki…
Parti tabanındaki çözülmelerin, parti tavanına sirayet etmesinin başlangıcı oluyordu adeta.
Kurmay kadro ve Milletvekillerinden peş peşe istifa haberleri gelirken halen sayıları ona yakın vekil istifası gelecek iddiaları dillendirilmektedir.
Bir başka görüntü de, yaşanan bu istifaların üst yönetim kadrosundan olmasının parti içinde karar verme organizasyonunun pek de sağlıklı işlemediğini bizlere gösteriyor.
Düşünsenize partinin genel başkan yardımcısı tam üç aydır Sayın Akşener’le görüşemediğini kamuoyu önünde itiraf ediyor.
Bu istifaları ve serzenişleri alınan karara itiraz olarak kabul edecek olursak, yerel seçim sonrası olası bir başarısızlığın Sayın Akşener’in koltuğunun tartışılmaya başlayacağını söyleyebiliriz.
Bana göre Sayın Akşener’in önünde iki yol var;
Ya üslenmiş olduğu misyonu sonuna kadar devam ettirip yeniden ittifak yapar. (yarın çıkıp tabanın sesine kulak verdik derse hiç şaşmam doğrusu)
Ya da seçime tek başına girip, olası bir başarısızlık sonrası istifa etmesi.
Zaten Sayın Akşener’de gereğini yaparım derken bir irade beyanında bulunuyor.
Eğer ikincisi gerçekleşirse, Akşener’siz İYİ Parti siyasi partiler mezarlığına uğurlanır.
Kendisi de üslenmiş olduğu bir misyonu sonlandırmanın mutluluğu veya bolca keşkeleri ile köşesine çekilip anılarını yazarken, iddia edildiği gibi kimler tarafından kullanıldığını itiraf ederse bu millete ilk defa bir iyilik yapmış olur diye düşünüyorum.