Prof. Dr. Celalettin Yavuz – Güvenlik Politikaları Uzmanı – 2 Ekim 2023

Kurban Bayramı arifesinde trafik polisinin dur ihtarına uymayan Cezayir asıllı 17 yaşındaki bir Fransız gencinin ölümü üzerine Fransa’daki yer yerinden oynamış, protesto gösterileri Belçika, Hollanda ve İsviçre gibi komşu ülkelere de taşmıştı. Komşu ülke İtalya Başbakanı Meloni sorunun “Afrika’yı onu sömüren Avrupalılardan kurtarmak”la çözülebileceğini vurgulamıştı.

Bunu duymazlığa gelen Fransa Cumhurbaşkanı Macron birkaç gün önce, Karabağ’daki 24 saatlik operasyonun ardından Rusya’yı Azerbaycan’la suç ortaklığı yapmakla, Türkiye’yi de sınır tanımaksızın Ermenistan’ı tehdit eden Azerbaycan’a sürekli yardım etmekle suçladı.

Bu Fransa’nın Afrika’daki “Frankofon” adı verilen eski Fransız ülkelerinden Nijer’de birkaç hafta önce bir askeri darbe yaşandı. Bu ülkede üretilen uranyumu yıllardır sadece 80 sent’e almakta olan Fransa, kazancın %7’sini Nijer’e vermekteydi. Darbe sonrası uranyumun kilosu 200 dolara satılmaya başladı. Bu bilgi bile Fransa ve Macron’un sömürgecilik ruhunu açıklamaya yetmektedir. Daha önce Mali’den askerlerini çeken ve Nijer’de de benzerini yapan Fransa’nın, ülkesinde sonuçları kusulan Afrika’daki günahlarını ele aldık.

Toplumsal Gerilimlerin Altında Yatan Gerçek: Fransa’nın Sömürge Günahları

Bu yıl Fransa’da uzun bir süre emeklilik yaşının yükseltilmesi sebebiyle sokaklar göstericilerle dolup taşmıştı. Keza ekonomik sıkıntıları bahane eden çiftçiler de başkent Paris’e yürüdüler. Bir de Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği ilave ekonomik yükler var. Bunlara ilaveten toplumun gerilmesine sebebiyet veren çok daha etkili hususlar da mevcuttur. Her şeyden önce özellikle Afrika’da olmak üzere çok kötü bir sömürge geçmişi olan Fransa, tarihte ektiği günahların vebaliyle karşılaşmaktadır. II. Dünya Harbi sonrası bağımsızlık savaşı veren Cezayir’de sadece Setif ve Guelma’da 45 bin kişiyi katleden Fransa, son iki yılda mevcut Cezayir yönetimi ile Türkiye’yi de çektiği gerilimli bir atmosfer yaşamıştı.

Özellikle güney illerinde olmak üzere Fransa’da çok sayıda Cezayir kökenli Fransız vatandaşı yaşamaktadır. Zinedine Zidan ve Karim Benzama gibi dünyanın ünlü futbol yıldızlarını çıktığı bu neslin Fransa’ya göç eden ilk nesil atalarından Fransız zulmünü dinleyerek öğrenmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir. Sığındıkları Fransa’da hizmet sektörü dışında iskan edilmeleri için çok yıllar geçmesi gerekmiştir.

Fransa Avro para birimine geçtiği halde hala Fransız frankını kullanan eski Fransız sömürge ülkelerinden gelen Müslüman veya gayrı Müslimler de Ceyazir’deki benzer Fransız zulmü yaşamış olduklarını bilmektedirler. Aslında Fransa’da Afrika kökenli insanları köpürten başka gelişmeler de var. Tüm Avrupa’da büyüyen yabancı düşmanlığı giderek “İslamofobi” şeklinde İslam düşmanlığına dönüşürken, son yıllarda Fransa’nın bu konuda başı çektiği görülmektedir. Yabancı düşmanı radikal Ulusal Birlikçilerin liderleri Marin Le Pen’in, Nisan 2022’deki Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimlerinde %42 oy alması oldukça düşündürücüdür.

Le Pen karşısındakilerin kerhen desteğiyle yeniden cumhurbaşkanı seçilen Macron’un göstericilerin ailelerine para cezası kararı ile sosyal medyanın sınırlandırılabileceği görüşü Fransa’nın “demokrasi havariliği” çöpe gitti. Öldürülen gencin ailesine yardım için açılan hesaba yatırılan bağışın, katil polise açılan hesaptakinin yüzde onu kadar olması bile Fransa’nın sömürgecilik ruhunun sürdürüldüğünün en belirgin işaretidir. Bakalım sömürgelerine karşı hala “Fransız kalan” Fransa geçmişinden utanarak etrafa çamur atmaktan ne zaman vaz geçecek?

Avrupa’da da sığınmacılar konusunda da çifte standart yaşanmaktadır. Ukraynalı sığınmacılara kol kanat açılırken, binbir zahmetle Avrupa’ya ulaşmak isteyen çoğu Müslüman Afrikalılara uygulanan ayrıcalık da Afrika kökenli insanların isyanını körüklemektedir. Haziran ayında Mora yarımadası yakınlarında Yunan sahil güvenliğinin hatası sonucu batan teknede en az 500 kişi kayıp ya da boğulmuş iken, Avrupa’nın diğer ülkeleri gibi Fransa da sessiz kalmıştı.

Sonuç itibariyle sömürge günahlarını temizlemesi bir hayli güç olan sözde demokrasinin beşiği Fransa’nın Kafkaslarla ilgili afra tafraya hakkı da yoktur, gücü de yoktur!