Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 18 Eylül 2023

Avrupa Parlamentosu (AP)’nun 13 Eylül 2023 tarihli Raporu’nda, “Türkiye’de yargının bağımsız olmaması ve yargı sisteminin siyasete alet edilmesi”, sansür, “gazetecilere ve bağımsız medyaya yönelik baskılar” kınanırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tüm kararlarına uyması istendi. Kadın haklarının kötüleştiği, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kadın cinayetlerinin yanı sıra, LGBTI karşıtlığı da kınandı.

16 Eylül 2023’te Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’den kopmanın gayreti içerisindeki AB ile gerekirse yolların ayrılabileceğini söyledi. Bir zamanlar “Avrupa Birliği bizim en önemli medeniyet projemizdir!” diyen biri bile artık AB’ye “Yeter artık!” demeye başladı. Türkiye-AB ilişkileri adeta Rum-Yunan ikilisinin vetosuna yaslanan AB’nin ağır toplarının Türkiye karşıtlığıyla aşındırıldı. Avrupa Parlamentosu’nun bu son raporu ile AB’nin stratejik öngörüsüzlüğü, hatta miyopluğu bir kez daha ispatlandı.

Avrupa Parlamentosu Raporunda Stratejik Önemi Kavranamayan Türkiye Miyopluğu

Tahıl Koridoru’ndaki rolüne şükran ve övgü, ama kendileri gibi Ukrayna sebebiyle Rusya’ya yaptırım uygulamadığı için eleştiri! Eğer Türkiye de Rusya’ya yaptırım uygulamış olsa Tahıl Koridoru nasıl gerçekleşirdi? Göç-sığınmacı, iklim değişikliği gibi konularda övgü, ancak kendi bakış açılarıyla Kürt meselesi”nde eleştiri. Dünyadaki iki milyar Müslüman’ı rahatsız eden Kur’an-ı Kerim yakılmasını “düşünce özgürlüğü” diye hoş görü, “LGBTI+ toplumuna yönelik yaygın nefret söylemi”nde ise eleştiri. Türkiye’nin AB’nin ortak dış ve güvenlik politikasına uyum oranının tüm zamanların en düşük seviyesi olan %7’ye gerilediği için eleştiri.

Dar görüşlü Avrupalı devlet adamları, Avrupa’nın güvenliğinde Karadeniz dahil, güneydoğusundaki tüm tehditleri savunacak yegane gücün Türkiye olduğundan habersiz gibi.

Karadeniz’in kuzeyinde savaş çıkar çıkmaz Türkiye’nin, “yakın savaş hali” diye değerlendirerek Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin ilgili maddelerini yürürlüğe sokarak savaşın genişlemesini önlediği için teşekkür edeceklerine gene eleştiriyorlar.

İlginizi çekebilir!  Türk Kimliği Üzerine-47: Büyük Selçuklu’ya Tabi Anadolu’daki İlk Türk Beylikleri - Prof. Dr. Celalettin Yavuz

AP raporunun nasıl olacağı yayınlanmadan önce belliydi. Rapordan iki gün önce Avusturya Şansölyesi Nehammer daha fazla yakınlaşmadan yana oldukları Türkiye’nin AB üyeliğini hayal edemediklerini söylemişti. AB Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Varhelyi; NATO müttefiki, Orta Doğu, Güney Kafkasya ve Karadeniz bölgelerinin istikrar ve güvenliği açısından kilit ortak Türkiye ile “dijital ve yeşil geçiş, ekonomi, enerji, göç ve mültecilere yardım” dahil ortak çıkarların bulunduğunu söylerken, ilişkilerin gelişebilmesi için “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları gibi konulardaki diyalogun, AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz parçası olduğunu” da söyleyerek aba altından sopa göstermişti.

Türkiye AB İlişkilerinin Geleceği                                                           

AP’nin 2021 ve 2023 raporları da benzer özellikteydi. AB’nin 2007 Lizbon Zirvesi’nde savunma ve ekonomik konularda “oy birliği” şartı kararının alınmasından sonra Türkiye’nin üyeliği zaten suya düşmüştü. Rum-Yunan ikilisi bunu AB’de açıkça söylemese de AP’de diğer ülkelerin Türkiye karşıtı siyasi gruplarını örgütleyerek istediklerini alabilmektedirler. AP de AB içerisinde alınan kararlarda ağırlığını perçinleştirmiştir. Parlamentonun rızası dışında Türkiye ile AB ilişkilerinin normalleşmesi beklenmemektedir. Zaten Ocak 2022’deki bir ankete göre Türk kamuoyunda AB ve ABD’ye güven ilk kez %37.5’la Rusya-Çin’le ilişkilerin geliştirilmesine duyulan güvenin (%39.4) altında kalmıştı. Türkler de AB’den uzaklaşıyor…

Türk kamuoyu AB’nin Rum-Yunan ikilisinin tezgahlarının arkasında oynadığı sahtekarlığı anlamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk kamuoyunun çoğunluğunun AB ile ilgili ortak hissiyatını dillendirmesi anlaşılamamış ve “blöf” olarak nitelendirilmiştir. AB konusunda bir dönüm noktasında olan Türkiye, Meclisi, MGK’sı, hükümeti, STK’ları ile tartışarak alacağı bir karar aşamasındadır. Stratejik miyoplara anlayacakları dilden cevap verme zamanı gelmiştir artık. Bu kararı verirken Avrupa’daki Türkler ve Kıbrıs meselesi de mutlaka düşünülmelidir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.