Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Güvenlik Politikaları Uzmanı – 24 Ağustos 2023
Kuzey küre ormanların cayır cayır yanışıyla daha da ısınırken, Karadeniz’in kuzeyinde ise buna bir de savaşın ölümcül sıcaklığı ekleniyor. Şubat 2022 sonlarına doğru başlayan ve bir süredir Mehter Marşı gibi ilerleyen Rusya-Ukrayna savaşının ne zaman sona ereceği belirsizliğini korumaktadır. Bu arada savaşan iki ülkeden Rusya’da herkesi hayrete düşüren siyasi gelişmeler yaşanmaktadır. Özellikle 23 Ağustos günü Moskova yakınında düşen uçakta olduğu ileri sürülen Wagner’in Lideri Prigoşin ölüp ölmediği, öldürüldü ise kim tarafından katledildiği konusunda pek çok bilinmeyen üzerinde durmakta yarar görülmüştür.
Prigojin’in Uçağının Düşüşü ve Ölüp Ölmediği Konusunda Kuşkular
23 Ağustos 2023 günü medyada en büyük yankıyı yaratan gelişme Rusya’nın başkenti Moskova’nın kuzeyindeki Tver bölgesinde bir özel uçağın düşmesiydi. Çünkü Moskova’dan havalanarak St. Petersburg’a uçmakta olan bu uçakta içinde ünlü Rus özel askeri şirketi Wagner’in Başkanı Prigojin ile yardımcısı Dimitry Utkin’in de bulunuyor olmasıydı. Rus kaynakları uçağın üç personeli dahil 10 kişinin de öldüğünü açıkladılar. Ancak tüm dünyada merak uyandıran soru, her ne kadar uçakta olduğu söylense de gerçekte Prigojin uçakta mıydı?.
Prigojin’in sağ olup olmadığı konusunda kuşku duymayan yok gibi. Çünkü bir tarihte gene kaybolmuş ve herkes “öldü” derken birdenbire ortaya çıkıvermiş. “Acaba yeni bir Prigojin oyunu mu?” diye merak edenler var. Uçakta olduğu söyleniyor ama düşen uçakta bulunan cesetler tamamen yandığı için kimlik tespiti biraz daha zaman alacak gibi. En azından gen testi yapılarak öğrenilebilirse de gen testini yapan ülke Rusya olunca ve bu konularda Sovyetler döneminden beri bu tür olaylardaki göz boyamaları çok iyi bilindiğinden “komplo teorisi” de yakıştırılabilmektedir. Şayet Prigojin yerine bir “kurban” ayarlanarak uçağa bindirilirken, estetik ameliyatla yüzü değiştirilen Prigojin herhangi bir yerde başka bir kimlikle yaşıyorsa, yeni bir teori daha ileri sürülmektedir: Olay Putin’in bilgisi dahilinde olabilir. Zira kısa süren “Wagner Krizi” ile bir zamanlar “yakın dostu” olan Rusya Devlet Başkanı Putin’in şimşeklerini üzerine çeken Prigojin “yok edilerek” Putin’in otoritesinin desteklenmesi gerekmekteydi. Böylece iki taraf hasar görmemiş olacaktı. Bir başka varsayıma göre ise Putin’in hışmından kurtulmak için Prigojin’in bu oyunu bizzat veya Batı’yla birlikte tezgahlamış olabileceğiydi.
Prigojin’in İnfazında Putin’in Parmağı Olup Olmadığı Görüşleri
Bu yazının baskıya verildiği ana kadar olayla ilgili yüzbinlerce bilgi kirliliği olsa da Kremlin’den resmi bir açıklama gelmemişti. Şayet Prigojin öldü ise bazılarına göre Putin tarafından katledildi. Bunu ileri sürenler özellikle Batı medyası olup, dayanakları daha önce Putin karşıtlarının çeşitli yöntemlerle yargısız infaza kurban edilmeleriydi. Daha iki ay önce bir gün içerisinde emrindeki Wagner grubunun askerleri ile Rus yönetimine karşı isyan bayrağı çekerek Rostov’da halkın sevgi gösterileri içerisinde Moskova’ya yürüyeceğini söyleyecek kadar pervasızca demeç veren Prigojin, Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’nun arabuluculuğunda bazı ödünlerle bu hareketten vazgeçirilmişti.
Rusya yanlısı medya ise Prigojin’in katledilmesinin Rusya’ya yararı yerine zararı olduğu düşüncesindeler. Zira Wagner isyanının ardından bir süre sonra Prigojin’le Putin bir araya gelmişlerdi. Prigojin’in ölümü üzerine Rusya’da Wagner grubunun da desteğiyle Putin muhaliflerinin daha da güçlenebileceğini ileri sürmektedirler. Bu sonucun Rusya’da bir iç karışıklığa ve istikrarsızlığa sebebiyet vereceği, Rusya’nın Ukrayna savaşında zemin kaybedeceği, dolayısıyla da bu gelişmelerden Rusya yerine Rusya karşıtı “Batı” ülkelerinin kazançlı çıkacağı şeklinde oldukça inandırıcı gerekçeler de ileri sürülmektedir.
Olayın aydınlanması için uzun süre bekleneceği anlaşılmaktadır. Burada asıl sorun, Rusya’da askeri alanda olduğu gibi içerde de garip gelişmelerin yaşandığıdır. Wagner krizi bir yana, Ukrayna’nın Moskova’ya SİHA ve Kerç Boğazı’ndaki gemilere SİDA’larla saldıracak kadar cesaretlenmesi neden önlenememektedir? Yoksa Rusya’da bir şeyler ters mi gidiyor?