ferhat ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 02 Ekim 2024

 

“Füze saldırısı, apaçık biçimde İran’ın hava savunma ve istihbarat zaafını gözler önüne serer. Hatta bu zaaf, komploları da beraberinde getirir. ‘İran bu işe göz mü yumdu?’ diye… Ben bunu zaaf olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.

İran, helikopter kazası sonucu ölen Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümüyle ilgili süreci de psikolojik anlamda doğru yönetememişti. Haniye suikastında daha hazırlıklı gibi…

Türkiye de, doğal olarak gelişmeleri yakından takip ediyor. Netanyahu rejimi Kasım’a kadar çatışma dozunu yükseltir. Ancak Netanyahu’nun ABD seçimlerinden sonra hem içeride, hem de dışarıda işi zorlaşacak.”

Bu satırlar, 31 Temmuz 2024’te bu köşede yayınlanan ‘Haniye suikastında NİLİ şifreleri’ başlıklı yazıdan.

7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye bomba yağdıran Netanyahu rejimi, şimdi savaşı bölgeselleştirmenin gayreti içinde. Aynı anda dört cephe açtı. Filistin, Lübnan, Irak, Yemen… Suriye’yi de ara ara vuruyor. Tabii hava kuvvetleriniz, son model teknolojiyle donanmış istihbari sistemleriniz, suikast timleriniz, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa desteği göz önüne alınırsa İsrail’in bütün mahalleye dayılanmasına şaşmamalı. Ama artık bunun limitine erişildi.

Mahallenin büyük abileri, misal Türkiye ve İran yumrukları sıkılı vaziyette bekliyor. İsrail’den uzun süredir hem ülkesi de dâhil kendi sahasında pek çok suikast golü yiyen ve Hamas bir yana doğrudan vekili Hizbullah da sopa yemeye başlayınca İran, dün gece itibarıyla ölçülü de olsa topa girdi. İsrail’e 181 füze fırlattı. Kayıplar konusunda net bilgi yok, çok fazla olmasa da kayıp olma ihtimali yüksek, ancak İsrail bu konuda iyi psikolojik harekât yürüttüğü için dün gecenin sonuçlarını tam olarak bilmiyoruz.

 

KÖTÜMSER SAVAŞ SENARYOLARI

Olası Türkiye-İsrail Savaşı senaryolarına gelince… Ben bu senaryoyu imkânsız değilse bile zor görüyorum. İsrail, Türkiye’ye saldırmaya cesaret edemez. Ederse çok fena kötek yiyeceğini bilir. İsrail’in tek avantajı, bölgedeki tek nükleer güç olmasıdır. Ki o sırları; bundan tam 39 sene önce, 5 Ekim 1985’de İngiliz Sunday Times Gazetesi’ne konuşarak deşifre eden Mordehay Vanunu’yu Roma’dan Bal Tuzağı ile kaçırmışlardı, adam gözünü Tel Aviv’de açtı. O gün, bugündür İsrail’de.

İsrail, İran’ın bu son hamlesine ne karşılık verecek göreceğiz. Ancak savaşın en azından Trump seçilene kadar (seçilme ihtimali az değil) devam edeceği, ondan sonra yeni bir yol haritası çizileceği kanaatindeyim. 5 Kasım’a kadar, bir ay süreyle bölgede çatışmaların şiddetleneceğini ve suikast operasyonlarının artacağını öngörebiliriz.

İşte bu noktada İsrail’in 2023’te kurduğu ve ilk bu köşede deşifre edilen NİLİ suikast şebekesi hikâyesine geliyoruz. NİLİ’nin açılımı Netzah Israel Lo Ishakere, yani İsrail’in İhtişamı Bitmeyecek! Tam çevirisi bu…

Vaktiyle, 1915’lerde NİLİ denilen bir istihbarat şebekesi Filistin cephesinde Kudüs dâhil Alman ve Türk subaylarından bilgi almak için dünyanın casusluk kadar eski ikinci mesleğini icra eden kadınlardan bile istifade etmişti.

Benjamin Netanyahu yönetimi bu NİLİ adlı istihbarat şebekesini diriltti,

Yeni nesil NİLİ’nin hedefi 7 Ekim Aksa Tufanı’nı yöneten Hamas üyelerine suikast düzenlemek. Ayrıca Hizbullah’a da tabii…

Hamas, hatta Hizbullah’un İsrail’le savaşı İran’ı doğrudan harekete geçirmeye yetmedi. Gerçi İran’ın harekete geçmesinde bardağı taşıran son damla, Hizbullah’ın 32 yıllık Lideri Hasan Nasrallah’ın suikasta kurban gitmesi oldu. Ancak İran’ı, İsrail karşısında asıl küçük düşüren şey, Hamas Siyasi Büro Başkanı Haniye’nin İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın yemin töreni için bulunduğu Tahran’da suikasta uğramasıydı. İran buna bir cevap vermeliydi. Cevap; gecikmeli olarak dün akşam geldi, ama ne kadar etkili olduğu tartışılır. Yine de bizim 2023 seçim döneminin popüler deyişiyle söylersek “Hiçbir şey olmasa da bir şey oldu.” En azından İran harekete geçti.

 

1 EKİM’DE YENİ FAZA GEÇİLDİ

7 Ekim’de bu yana suların sürekli ısındığı Orta Doğu’da Ekim 2024 itibarıyla yeni bir faza geçildi. Çatışmalar bir ay boyunca derinleşebilir. Sonrasını o günün koşullarıyla analiz etmek gerekli. Ancak Türkiye, her anlamda olası bir vekâlet mücadelesine, hatta doğrudan müdahale dâhil her seçeneğe hazır. Kavga etmek istemiyoruz, ama mecbur kalırsak ederiz ve bu da Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı olur. Bu, en kötümser senaryo.

En iyimser senaryo ise İsrail’in Suriye’ye yaklaşamadan durdurulması. Ki kara harekâtı kolay iş değil ve İDF’nin en beceriksiz olduğu alan da bu. Rusya, her ne kadar Ukrayna ile uğraşıyor olsa da İsrail’in elini kolunu sallayarak Suriye’yi işgal etmesine (ki altını çiziyorum İsrail’in kara gücü buna yetmez) göz yummaz. Biz de ABD/İsrail’in Esad rejimini geçip güneydoğu sınırımızda PKK/YPG ile birleşmesine izin vermeyiz. Endişelenmeye gerek yok. Gelemezler, velev ki geldiler; gelecekleri varsa görecekleri de var. Dimyat’a pirinci giderken evdeki bulgurdan olurlar. Bu da onların en kötümser senaryosu.