hüseyin alemdar

Hüseyin ALEMDAR – 01 Ekim 2024

19 Mayıs’ta İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin helikopter kazası görünümlü suikasta kurban gitmesinin ardından 74 gün sonra, 31 Temmuz’da HAMAS lideri İsmail Haniye’yi öldürdü İsrail. Bu suikastın üzerinden iki ay geçmeden İsrail Lübnan HİZBULLAH’ını darmadağın etti. Önce çağrı cihazı-telsiz saldırılarıyla militanları öldürdü ve sakat bıraktı… Lider kadroyu  tek tek suikasla indirdi. Ardından bitirici vuruşu 27 Eylül’de Beyrut’ta HİZBULLAH lideri Hasan Nasrallah’ı öldürerek gerçekleştirdi.

İsrail’in HİZBULLAH planları zaten hazırdı. 7 Ekim’le başlayan gelişmeler İsrail’in odağının Gazze’ye kaymasına yol açtı ve HİZBULLAH’a zaman kazandırdı. Ancak savaşın 1. yılı dolmadan HİZBULLAH darmaduman oldu.

 

İRAN’IN YENİ OYUN PLANI

5 Ağustos 2024’teki yazımda “İran vekillerini harcıyor” başlığı altında İran’ın Haniye’den sonra Nasrallah’ı gözden çıkardığını yazmıştım.

İsrail-ABD koalisyonunun sonraki hedefinin ise Yemen’deki Husiler ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad olduğunu söylemiştim. Husiler Suudi Arabistan’a yem edilecek gibi görünüyor bu aşamada. Esad’ın durumu ise kritik.

 

ESAD’IN YOLU; SUİKAST AÇMAZI

Cumhurbaşkanı Erdoğan defalarca birinci ağızdan Suriye’ye mesajlar gönderiyor uzun bir süredir. Son olarak ABD seyahati öncesi “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkileri normalleştirmek amacıyla Beşar Esad ile görüşmek istedik. Şimdi karşı tarafın cevabını bekliyoruz.” dedi Erdoğan.

Esad cephesinde ise hava olumsuz. “Türkiye Suriye topraklarından çekilsin, sonra oturup konuşuruz” açıklamaları yapılıyor. Milyonlarca Suriyeli başka ülkelere sığınmış, toprakları ve petrol yatakları ABD işgalinde olan Esad’ın İran’ın gizli ortağı ABD’ye “defolun!” diyecek hali olmadığı açık. Esad ve avaneleri iyi düşünmeli; Türkiye mi tehdit, sarayda cirit atan ajanlar ve İran Devrim Muhafızları’nın Suriye ordusu üzerindeki etkisi mi tehdit?

Şam’da suikast iddialarının ardı arkası kesilmiyor ama Beşar Esad güvenli limana bir türlü yanaşmıyor. Rusya Ukrayna’ya saplandı, İran ABD ile dünya kamuoyu önünde el sıkışmak üzere… Nasrallah nasıl feda edildiyse İran bu yolda bir Esad değil bin Esad bile feda eder.

 

NOT: Bu yazıyı kaleme aldıktan sonra İsrail medyasında Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın Şam’da İranlı yetkililerle yaptığı görüşme sırasında İsrail hava saldırısında öldürüldüğü iddiası yer aldı.

 

SUUDİ PRENS SELMAN’IN ÇIKIŞI POLİTİK

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a “Filistin meselesi kişisel olarak umrumda değil” dedi. (The Atlantic)

Türk medyası bu ifadeler üzerinden Selman’a yüklendikçe yüklendi. Ancak haberin uluslararası kaynaklardaki yansıması ve geniş hali şu şekilde;

– Veliaht prens, Blinken’a, “Nüfusumun yüzde yetmişi benden genç. Çoğu için Filistin meselesi hakkında pek bir şey bilmiyorlardı. Ve bu yüzden bu çatışma sayesinde ilk kez bu meseleyle tanışıyorlar. Bu çok büyük bir sorun. Filistin meselesini kişisel olarak önemsiyor muyum? Ben önemsemiyorum ama halkım önemsiyor, bu yüzden bunun anlamlı olduğundan emin olmam gerekiyor.” dedi.

– Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan’ın, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeyeceğini söyledi.

– Selman, Blinken’a İsrail ile bir normalleşme anlaşması peşinde koşmanın kendisine büyük kişisel maliyetler getireceğini söyledi. İsrail ile bir barış anlaşması imzaladıktan birkaç yıl sonra 1981’de suikasta uğrayan  Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat örneğini gösterdi.

– Fiili Suudi lider “Danışmanlarımın yarısı anlaşmanın riske değmediğini söylüyor. Bu anlaşma yüzünden öldürülebilirim.” dedi.

İsrail’e karşı ‘kullananların askeri gücü’ etkili olmadı. Oturuldu konuşuldu, uluslararası toplantılar düzenlendi, bildiriler yayımlandı o da etkili olmadı. Arka kapı diplomasisi etkili olmadı. Prens Selman almış ABD’yi karşısına fırsatlar ve riskleri çok olan bir talepler zinciri oluşturuyor. “Ben değil ama toplum…” diyerek topu sokağa atıp belli ki ABD’yi başka bir şeye zorluyor.

 

NASRALLAH ÖLDÜ, KARAYILAN NASIL YAŞIYOR?

İsrail kendine göre terör örgütü listesi yapmış. Son olarak Nasrallah’ı sığınak delici bombalarla nokta vuruşla öldürdü. Diğer yandan gözler ister istemez Türkiye’nin terörle mücadelesine çevriliyor. İnsan içinden geçiriyor; şu Murat Karayılan ve PKK’nın tepe kadrosu neden böyle kolay öldürülemiyor?

ABD’nin katkısı, istihbaratı, havada gezen uçaklarının etkisi İsrail’in haksız mücadelesinde çok kritik. Türkiye ise yıllarca Amerikan oyuncaklarıyla istihbarat alacağız diye oyaladı durdu. Karayılan’ın ömrü de böylece uzadı. Şimdi yerli teknoloji ve milli istihbaratla kırmızı kategori terörist listesine birer birer çizik atılıyor. Darısı Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Mustafa Karasu’nun başına.