haydar as çiftçi

Haydar AS – 25 Eylül 2024

 

İstanbul’da suç makinesine dönüştürülmüş bir mahlukat tarafından gencecik bir polis memurumuz şehit edildi.

Olayın hukuki boyutu başka bir sorun, sosyal boyutu başka bir sorun olarak görünüyorsa da geldiğimiz nokta yine aile içi eğitime dayanmaktadır.

Yazılarımda sık sık vurgulamaya çalıştığım bireylerin olgunlaşmasını sağlayan aile yapısının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Yaşadığımız bu olayın müsebbibi olan bu mahluk bizlere gösterdi ki ıslah etme mekanizmasını devlet yeteri kadar işletemiyor veya yeterli olmuyor.

Peş peşe defalarca suç işleyen bu mahlukatı belli ki hiç bir hukuki önlem durduramamış ki geldiği son noktada bir polis katili olabiliyor.

Bu tiplerden o kadar çok var ki aramızda her gün sokaklarımızda birer serseri mayın gibi dolaşmaktalar maalesef.

Hepsinin ortak yanı eğitimsiz bireyler olmaları,

Aile yapılarının sağlıklı olmaması,

Ahlak yoksunluğu,

Kötü örneklere özenmeleri…

Bir an düşünsenize, bir tarafta ebeveynlerin bin bir zorlukla gerek ahlaki yönden, gerekse kültürel yönden vatana ve millete hayırlı birer evlat olarak yetiştirdikleri bireyler.

Diğer tarafta, biyolojik bir bağ dışında evladına karşı, topluma karşı hiç bir sorumluluğu yerine getirmeyen ebeveynlerin sokağa saldığı mahlukatlar!

Bu mahlukatlar, sokaklarda, okullarda, çarşıda, pazarda, trafikte o iyi insanlarla iç içe yaşayarak pimi çekilmiş bir bomba gibi dolaşmaktalar.

Üstelik insanlıktan nasibini almamış bu tür mahlukların sayısı her geçen gün gözle görülür şekilde artarak toplum üzerinde tehdit oluşturmaktalar.

Yaşadığımız bu son olaya dönecek olursak katilin suç dosyasının kabarık olmasından dolayı hepimiz işin hukuki boyutunu konuşuyoruz.

Fakat asıl konuşulması gereken olayın sosyal boyutu görmezden geliniyor.

Bu mahlukun bir suç makinesi olmasına rağmen halen dışarıda olması hukukun bir sonucudur ve buna biz karar veremeyiz.

Fakat bu olayın sosyal boyutu hepimizin sorunudur..

Hepimizin reytingine katkı sunduğumuz mafyatik filmlere özenip ertesi gün sokaklarda “ağır abi” edalarıyla dolaşan tiplerin yaratmış olduğu kültürel erezyon bugün gelmiş olduğumuz sonun başlangıcı değil mi sizce?

İçinde bulunduğumuz ahlaki çöküntüyü kişilerin özgürlük alanı olarak görüp hep birlikte seyirci olmadık mı?

Hatta bu olay yaşandıktan sonra bile “mazrufu bırakıp zarfa bakarak” katil için şucu bucu, oralı buralı oluşuna göre değerlendirme yapıp sosyal medyada söz yetiştirirken bile gerçeklerden ne kadar uzak olduğumuzu hep beraber görmedik mi?

Sayıları hızla artan bu suç makineleri için Devlet Millet el ele vererek acil önlemler alınması elzem hale gelmiştir.

Bu tür mahlukatları ne görmezden gelelim nede hoş görüyle bakalım, hepimiz elimizi taşın altına koyarak sokaklarımızda burnumuzun dibinde dolaşan bu mahlukatları en aza indirmek için gayret etmeliyiz diye düşünmekteyim.

Bu arada yaşanan olay bizlere gösterdi ki polislerimizin eğitimi ve yetkileri yeniden gözden geçirilmelidir.

Kamera görüntülerinde gördüğümüz kadarı ile polisimizin acziyet içinde olması bizleri üzmüştür.

Bir kez daha şehit polis memurumuz Şeyda Yılmaz’a Allahtan rahmet, ailesine ve milletimize baş sağlıklığı diliyorum.